Yunanistan Devlet Televizyonu (ERT) ile Dayanışma

0
127

İnsanımıza ve yaşadığı coğrafyasına, içerisindeki tüm yaşamsal aktivitelerine ve kurumlarına toptan saldırıldığı bir dönemden geçiyoruz. 

     Yıllardır, sistematik bir biçimde gerçekleştirilen bu saldırılar, Kıbrıs Türk Toplumunu her geçen gün yoksullaştırırken, kendi öz beliğinden de uzaklaştırmaktadır.  

     Halkımıza ve dünya halklarına,  “global dünyanın” gerekleri olarak sunulan sözde tedbirler, yasal düzenlemeler ve politik manevralar,  sonuç olarak, varlık nedenimiz olan insanları,  çok daha zor koşullar altında yaşamaya mahkum etmektedir.  

     Yaşamın tüm alanlarını yeniden ve yeniden dizayn eden kapitalist kafalar, her alanda yarattıkları devasa “otoriteler” aracılığıyla, insan yaşamına yapılan saldırılarına yasallık ve meşruluk kazandırmakta, bu yolla, dünya zenginliklerinin her geçen gün çok daha sınırlı sayıda bir grubun elinde toplanmasının zeminini yaratmaktadırlar. 

     1960’lı yılarda dünyadaki zenginliğin %29’u  %1’in elindeyken, 2012 yılı verilerine göre dünyadaki zenginliğin %70’i  %1’in eline geçmiştir. Bu veriler tüm dünya nüfusunun nasıl bir köleleştirme süreci yaşadığının en çarpıcı örneklerinden birisidir.

     Siyasal otoritenin, kendini yeniden yaratmak için kullandığı ekonomik kaynak, yine kendileri tarafından yaratılan zengin azınlık tarafından karşılanmakta ve bu süreç, birbirlerini yeniden yaratan bir ilişki biçimiyle sürdürülmektedir.

     Yaşamın tüm alanlarında olduğu gibi, basın alanında da ayni ilişki biçimi sürmekte ve her geçen gün, kamusal yayıncılık alanında faaliyet gösteren/göstermesi gereken devlet televizyonlarına, kamusal yayıncılık ilkelerini gözeten alternatif basın kuruluşlarına saldırılar yapılmaktadır. Çoğunlukla, emekçilerin işten durdurulması, haklarının budanması biçiminde gerçekleşen bu saldırıların, yakın geçmişteki en önemli örneği, Yunanistan Devlet Televizyonunun kapatılması kararıdır.

     Kapitalizmin, 1970’lerden başlayarak yaşadığı tıkanıklığı aşmak için, teorisyenleri tarafından geliştirilen yeni dünya düzeni, 1980’lerin başından itibaren yoğun olarak uygulamaya konmuştur. Çokuluslu sermayenin karlarını maksimize etmesine dayalı neoliberal politikaların ortaya konması, büyük oranda devletin birçok alandan geri çekilmesi/çektirilmesi anlamını taşımaktadır. Sosyal devlet ve kamusal hizmetler yok edilmiştir. Devletin bir denge unsuru olarak, eğitim, sağlık, ulaşım, iletişim ve benzer temel alanlardaki etkinliğini ortadan kaldırmayı amaçlayan neo liberal yaklaşım biçimi, bu süreçte iletişim alanına özel bir “ilgi” göstermiştir. Siyasal iktidar, sermaye ve medya arasındaki ilişkinin yeniden tanımlanmasıyla birlikte, çok daha acımasız bir çark işlemeye başladı.

     Neoliberal politikaların halklar katında kabulünü sağlamak için geleneksel medyanın bertaraf edilmesi, devletin medyadaki etkinliğine son verilmesi gerekmekteydi ve yoğun olarak 1980’lerin başından itibaren sermaye bu alana girerek, çokuluslu bir karakter kazanmaya başlamıştır. Halkların, neoliberal politikaları içselleştirmesi, buna ikna edilmesi sürecinde medyanın kullanılması, önemliydi ve bu hayata geçirildi. 

     Bugün birçok ülkeye dayatılan neoliberal ekonomi politikaları, her geçen gün halkların yoksullaşmasını, ekonomik ve sosyal haklarının geri götürülmesi sonucu doğurmaktadır. Uzunca bir süredir Yunanistan özelinde yapılmaya çalışılan da budur. Yunanistan özelinde ve ekonomi politikaları alanında ve yeniden yapılanma adı altında  yapılanlar, son olarak Devlet Televizyonunun kapatılması noktasına kadar getirilmiş, 2500’ü aşkın basın emekçisi bir gecede kapı önüne konmuştur. Aylardır kurumlarına sahip çıkarak mücadele eden basın emekçileri, halen ayaktadır ve direniyor. 

     Bu direnişi selamlamak adına örgütlerimiz, 6 Ağustos 2013 tarihinde ve saat 20.00’da Kıbrıs Türk Orta Eğitim Öğretmenler Sendikası (KTOEÖS)’nda “ERT çalışanlarıyla dayanışma paneli” düzenleme kararı almış bulunmaktadır. Panelde ERT çalışanı direnişçilerden Anastasia Zigou ve Basın-Sen Başkanı Kemal Darbaz, birer sunum yapacak. Özelde ERT gerçeği aktarılırken, neoliberal politikaların medya ile ilişkisi sorgulanacak. 

     Örgütlerimiz, ülkemizde ve global düzeyde gerçekleşen bu sömürü düzenine, enternasyonal bir bakış açısıyla yaklaşmakta ve karşı çıkmaktadır. Bu bilinçle hareket eden bizler, başta ülkemiz olmak üzere, dünyanın neresinde olursa olsun, emeğe karşı girişilen saldırılara karşı güç birliği yapmak, neoliberal politikalara karşı çıkmak ve başka bir dünya mümkün şiarını haykırma kararlılığımızı sürdürmekteyiz.

 

 

KTOEÖS (Kıbrıs Türk Orta Eğitim Öğretmenler Sendikası) 

KTÖS      (Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası)

BASIN-SEN (Basın Emekçileri Sendikası)

 ERAS NİCOSİA (Committee for a Radical Left)