Şu anda III. Dünya savaşı yaşanmaktadır. Küreselleşmeyi sermayenin istilasına çeviren emperyalist, yayılmacı anlayış sömürü düzeninin devam ettirilmesi için her gün dünyada oluk oluk kan akıtmaktadır. Orta doğu Arap Baharı söylemiyle yeniden sömürgeleştirilmiştir.
BOP Projesi ile Orta doğuda devletler, halklar perişan edilmiştir. Milyonlarca insan katledilmiş, mülteci yapılmış, açlık, susuzluğa mahkûm edilmiş, ölüme yolculuklara sürülmüştür.
Sınırlar, kimlikler, demokrasiler yeni politikalarla altüst edilmiştir. Yeni düzenin yeni İŞİD gibi yapıları, sömürü düzeni için tasarlanmıştır.
AKP, Türkiye’de bu dönemde yeni bir parti, yükselen bir değer olarak yeni bir söylem, yeni bir yapı olarak ortaya çıkmıştır. İktidar olmuş fakat rejime muhalif görünerek BOP projesinde, ileri demokraside, sıfır sorunda, Kürt – Kıbrıs sorununun çözümünde, askeri baskının azaltılmasında yeni şeyler söylemiş ve iktidar kalmaya devam etmiştir.
Yıllar içerisinde Türkiye demokrasiden, insan haklarından uzaklaşarak; baskıcı, otoriter bir yönetime dönüşmüştür. Sermayeye ülke kaynakları peşkeş çekilerek özelleştirme, taşeronlaşma, güvencesiz çalıştırma yaygınlaştırıldı, eğitim muhafazakârlaştırıldı, dinselleştirildi, yandaş sendikalar, medya, hukuk, polis sistemi yaratıldı.
Küreselleşmeye Türkiye de eklendi, ancak neticesinde kazanan uluslar arası ortaklığı olan büyük şirketler oldu, önleri açıldı, ancak emekçiler, demokrasi ve halk kaybetti. Adalet, insan hakları, sosyal devlet kaldırıldı, yerine polis devleti güçlendirildi. İtiraz eden, demokrasi talep edenler susturuldu. Anti demokratik uygulamalar yaygınlaştırıldı, eleştiren kim varsa suçlandı, sorgulandı, hapse atıldı.
Kısacası Türkiye ateşe atıldı, demokrasiden uzaklaştı, iç savaşa sürüklendi. Yanlış politikalarla barış ortamı yok edildi. Her gün şehitler, ölümler kader yapıldı. Bölgesel güç olma iddiasındaki Türkiye, AKP’nin politikaları ile istikrarsızlığa, anti demokratik bir ülkeye, yobazlığa, totaliter bir yapıya itilmiştir. Yaratılan despot rejimi fırsat bilen, silaha sarılan, terörizmi besleyen, emperyalist taşeronluk yapan güçler bu sayede Türkiye’yi hızla uçuruma sürükledi.
Türk, Süryani, Arap, Kürt, Azeri, Ermeni, Sünni, Alevi gibi yıllarca kardeşçe yaşayan farklı kimlikler birbirini boğazlamaya başladı. Barış, kardeşlik, demokrasi gibi kavramların yerini kan, intikam, savaş aldı. Küresel sermayeden etkilenerek uygulamaya sokulan AKP politikaları iflas etmiştir, ancak Türkiye hızla içinden çıkılmaz duruma sokulmuştur.
Türkiye’nin akli selime, sağduyuya ihtiyacı vardır. Bu konuda Akademisyenlerin ortaya koyduğu “Aydınlar Bildirisi” AKP’ye politikalarını gözden geçirme fırsatı vermesi gerekirken, devletin baskısının aydınlara çevrilmiş olması, sağduyudan ve akıldan yoksundur. Düşüncelerini söylemekten men edilmesi istenen ve imza koyan her akademisyenin susturulmak istenmesi, suç çetesinin, devlet baskısının aydınlar üzerine yönelmesi, akademisyen avcılığı yapılması kabul edilemezdir. Akademisyenlere dayanışmamızı belirtiriz.
Türkiye’de AKP hükümetinin uyguladığı politikalar, terörizm bahanesi ile de olsa kabul edilemezdir ve niyet amacın önüne geçmiştir. Orta doğuda, Türkiye’de, Kıbrıs’ta, Dünya’da savaşlar, sömürü düzeni bitmelidir. Silahlar susmalı, halklar kardeşliğe, barışa, dayanışma ve ortak mücadele ile ulaşmalıdır.
Düşmanlığın, terörün, baskının, zulmün olmadığı, adaletin, insan haklarının, insanca yaşamın dünyası yaratılmalıdır. Faşizme, köleleşmeye birlikte karşı çıkılmalıdır. Din, dil, ırk, cinsiyet farkı gözetmeksizin birlikte, adil, eşitlikçi, özgürlükçü bir hayat için, barış için mücadele etmeliyiz, bu insanlığın tek kurtuluş yoludur.
AKP – CTP – UBP dayatmaları, paketleri, ekonomik, siyasi, nüfus gibi köleleştirme politikalarına karşı Kıbrıs’ta ve Türkiye’deki halklarımız DUR diyecektir, demelidir.
Tahir GÖKÇEBEL
Başkan
Yönetim Kurulu (a.)