Eğitim Bakanlığı ile ilgili sorunların her geçen gün büyüyerek, artarak kaygı verecek bir boyuta ulaştığını söylemek zorundayız. Eğitim Bakanının Meclis kürsüsünde yaptığı konuşmada ve bazı medya kuruluşlarına verdiği beyanatlarda maalesef kamuoyunda yanlış algı oluşturma çabalarını ve eğitimdeki esas sorunların konuşulmasını, sorgulanmasını engellemeye çalıştığını üzülerek ve endişeyle takip ettik.
Bir kuruş katkı yapmadığı TEKNOFEST proje yarışmasında birinci gelen okulumuzun başarısını kendi başarısı olarak lanse etmesi, sendikamızın Kamu Hizmeti Komisyonu ile yaptığı temaslar, yazışmalar ve işbirliği neticesinde yıllar sonra zamanında yapılan öğretmenlik sınavları ve okulların 2022-2023 eğitim öğretim yılında asgari oranda eksik öğretmen kadrosuyla açılmasını yine kendi başarısı olarak sunması, yardımsever vatandaşların ve iş insanlarının yaptığı okulların yapımına sanki katkısı olmuş gibi anlatması yetmezmiş gibi, siyasi rant uğruna hala daha toplumumuza hayal satmaya devam ederek seneye tam gün eğitime geçileceğini söylemiştir.
Eğitim Sistemi Kangren Olmuştur!
Tam güne geçmek için hiçbir çalışma yapılmadığını, tek lira bütçe ayrılmadığını, var olan öğrencilerin beslenme sorununa, açık – kapalı spor alanlarının eksikliğine, tiyatro, koro, orkestra gibi sanatsal çalışmalar için olmayan alanlara, okulların güvenlik sorununa, okullarımızda olmayan bütçelere ve el konulan kantin gelirlerine hiç değinmemektedir. Okullarımız tüm bu sorunlar içerisinde boğuşurken, sorunların çözümüyle ilgili plan-proje yapılmazken, sadece laf üretilerek eğitim yönetilmeye çalışılmaktadır.
Yıllardır devam eden Türkçe-İngilizce bilmeyen öğrencilerle ilgili akademik yılın başında yapılması gereken seviye tespit sınavı Ocak 2023’te yapılmaya başlanmıştır. Bu arada geçen 4 aylık sürede okullar yarı dönemi tamamlamaya hazırlanırken bu durumdaki binlerce çocuk hiçbir şey anlamadan, adaptasyon sorunu yaşayarak okuluna gidip gelmeye devam etmiştir.
Eğitim Bakanlığı bünyesindeki olması gereken denetmen sayısı 60 iken sadece 17 denetmen olduğunu, okullarda tek 1 bölüm şefi dahi olmadığını, 68 atölye şefi olması gerekirken sadece 9 atölye şefi kaldığını ve tüm bunlara Eğitim Bakanlığının “Dur Bakalım Ne Olacak” dercesine yıllardır izleyici pozisyonda kalması eğitimin niteliğini düşürmekte, nesillerimizi heba etmektedir.
Eğitimin niteliği ile ilgili değişen koşulları ve ihtiyaçları tekrar değerlendirip, yol haritasını çıkarmak için yasa gereği 5 yılda bir yapılması gereken Eğitim Şuralarının 2015 yılından bugüne yapılmadığını, bu yıl da böyle bir plan olmadığını, Sınıf Geçme Sınav Tüzüğü – Atama Yükselme Tüzüğü – Disiplin Tüzüğünün acilen revize edilmesi gerektiği bakanlıkça görmezden gelinmektedir.
Eğitimdeki Sorunlar Çığ Gibi Büyüyor!
Okullarımızda aylardır devam eden temizlik hizmetlileri konusundaki sorun da tıpkı saydığımız diğer sorunlar gibi yok sayılmış, halı altına süpürülerek kördüğüme çevrilmiş, taşeron şirketlerin inisiyatifine bırakılmıştır. Suistimale açık hale getirilmiştir. Bugüne kadar 4 okulumuzda taşeronlarla ilgili kaygı verici gelişmeler olmuş, ancak Eğitim Bakanlığı bu konuda çözüm odaklı, somut hiçbir adım atmamıştır.
Diğer bir yandan sendikamızın devamlı olarak altını çizdiği 18 yaşından küçük çocukların eğitim alacağı her öğretmen, her eğitim yerinin Eğitim Bakanlığının izni, denetimi ve kontrolünde olması gerektiği göz ardı edilmekte, bakanlık bu konudaki görevlerini yerine getirmemektedir. Her isteyen istediği yerde 15 yaşın altındaki çocuklarımıza bilimsel, laik eğitimle çelişen, suistimale açık kurslar vermekte, toplantı yapmakta, Anayasamıza, Milli Eğitim Yasamıza aykırı hareket etmekte, ancak Sayın Bakan bu konuda tek bir söz etmemektedir.
Bilinmelidir ki;
“Bu ülke şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz.
En doğru, en gerçek yol Bilim Yoludur!!! Medeniyet Yoludur!!!”
Bilinmelidir ki; Toplum Mühendisliğine Soyunan
Yobazlara Geçit Vermeyeceğiz!
Eğitimin Yeri Cemaat, Tarikat Evleri değil Okullardır!
Ozan ELMALI
Başkan
Yönetim Kurulu (a.)