Geçtiğimiz günlerde TBMM’de, Kıbrıs askeri harekatının 50. yıldönümünde bir tezkere geçirilmiştir. Buna göre iki devletli çözüm siyasetinin kalıcı barışı sağlamanın tek yolu olduğu ileri sürülmüştür. 11 Temmuz 1959’da Zürih’te imzalanan ‘Garanti Anlaşmasına’ göre; ‘“Yunanistan, İngiltere ve Türkiye, Kıbrıs Cumhuriyetinin bağımsızlığını, ülke bütünlüğünü, güvenliğini ve Anayasanın temel maddeleriyle oluşan durumu tanırlar ve garanti ederler”
Bu anlaşmaya imza atanlar anlaşmanın adanın bölünmesine neden olacak tüm hareketlerin de yasaklandığının altına imza atmıştır. Ancak bölücü politikalar çerçevesinde organize ettikleri darbelerle, çatışmalarla ve savaşlarla garantörler attıkları imzaların arkasında durmamış adamızda yıllarca acı, gözyaşı, kan, yıkımlar, kayıplar yaşanmasına neden olmuşlardır. Bölücü, ayrılıkçı, Enosisçi Taksimci politikalar nedeniyle binlerce insanımız hayatını kaybetmiş, binlercesi evinden yerinden olmuştur.
Kıbrıs’taki gerçekleri görmezden gelen, uluslararası anlaşmaları yok sayan, ayrılıkçı, bölücü, hamaset dolu, şöven politikaların sonu çatışmadır, savaştır.
Biz Kıbrıslı Türkler adamızda çatışma veya savaş istemiyoruz. İrademizin elimizden alınmasını da, sistematik asimilasyon, entegrasyon politikalarını da, adamızın kuzeyini tamamen ele geçirip yaratılan statükonun devamını sağlamak için alınan tezkere kararını da, BM aracılığıyla yıllardır yapılan görüşmelerde altına imza atılan uzlaşı noktalarının yok sayılmasını da kabul etmiyoruz. Tüm bunlara karşı yıllardır mücadele ediyoruz, etmeye devam edeceğiz.
BM kararları çerçevesinde varılan uzlaşı noktalarının öngördüğü şekilde iki toplumun siyasi eşitliğine dayalı birleşik federal Kıbrıs çözümüyle adamızda BARIŞ içinde yaşamak, çocuklarımıza kan, gözyaşı yaşatmayacak bir gelecek inşa etmek istiyoruz.
Saygılarımızla,
Selma EYLEM
Başkan
Yönetim Kurulu (a.)
