Tek Çözüm Federasyon ve Uluslararası Hukuk
Kıbrıs Türk toplumu, uluslararası hukukun dışında bırakılmasının bedelini gün geçtikçe daha ağır bir şekilde ödüyor. Geçtiğimiz aylarda organize suç liderinin yaptığı açıklamalarda Türkiye’deki derin devlet-mafya-iktidar ilişkileri ile ilgili birçok suçlama ve iddia ortaya atılmış, bu iddiaların ucu Kıbrıs’ın kuzeyi ve Kutlu Adalı cinayetine kadar dayandırılmıştı. Kutlu Adalı cinayeti ile ilgili Kıbrıslı Türkleri tedirgin eden iddialar karşısında hukuk adına yapılması gerekenler ne yazık ki yapılmamış, cinayetteki sır perdesinin aralanması için herhangi somut bir adım atılmamıştır.
Ülkemizde son günlerde gerçekleşen silahlı saldırılar bu küçük coğrafya üzerinde derin hesaplaşmaların yaşandığını ortaya koymuş olmakla birlikte, bazı gerçekler ile bir kez daha yüzleşmemizi sağlamıştır. Kıbrıs’ın kuzeyinin uluslararası hukukun dışında kalması, birilerinin bu coğrafyada daha rahat ve korkusuzca cirit atabilmesine imkan sağlamaktadır. Türkiye’nin arka bahçesi haline getirilen bu ada yarısında yarım asırdır kumar, fuhuş, uyuşturucu, kara para aklama, sanal bahis oyunları üzerinden derin ve karanlık bir düzen oluşturulmuş, bu kirliliğin üzeri milliyetçi ve şoven söylemlerle örtülmeye çalışılmıştır.
“Evet Efendim” zihniyetiyle bugüne kadar ülkeyi yönettiğini iddia edenler, oluşturulan bu çarpık yapıya hiç itiraz etmemiş, adeta düzenden beslenen bir intiba yaratmışlar, koltukta oturma uğruna bu hukuk dışı yapıya göz yummuşlar, hukukun üstünlüğünü savunan kesimlere “hain” ve “Rumcu” yaftaları yapıştırarak sahte milliyetçilik rollerine bürünmüşlerdir. Kıbrıs’ın kuzeyinin kumar, fuhuş, uyuşturucu, kara para aklama cenneti haline getirilmesine seyirci kalıp; tarikatlar, camiiler, külliyeler, kur’an kursları yaratılmasına alkış tutmuşlardır.
İki ayrı egemen eşit devlet şiarını dilinden düşürmeyip “Federasyon masalı artık geride kaldı” diyenler, harikalar diyarındaki uykunuzdan ne zaman uyanacaksınız?
İki ayrı egemen devlet dediğiniz Türkiye derin devletinin ve kirli ilişkilerinin, hesaplaşmasının bu ada yarısında cirit atması mı?
İki ayrı egemen eşit devlet dediğiniz, başka ülkenin siyasi yetkililerinden talimat alarak beyanatta bulunmak mı?
İki ayrı egemen devlet dediğiniz, Kıbrıslı Türkleri ambargolar altında dünyadan izole bir şekilde yaşamasına göz yumup yok oluşa sürüklemek mi?
İki ayrı egemen devlet dediğiniz, mali yönden dışa bağımlı olmayı marifet sayıp Türkiye’den para almayı övünç kaynağı yapmak mı?
Federal çözümden uzaklaşanlar Kıbrıs’ın kuzeyinin yağma talan edilmesinden nemalananlardır; dün olduğu gibi bugün de çözümsüzlükten, ada yarısının uluslararası hukuk dışında kalmasından beslenenlerdir.
Kıbrıs Türk toplumu, hukukun üstünlüğünün geçerli olduğu, kendi ayakları üzerinde durabilen, kendi kendini yönetebilen, üreten, dünya ile güçlü bağları olan bir sistemde yaşamayı hak etmektedir.
Duygu Geylan
Örgütlenme Sekreteri
Yönetim Kurulu (a.)