SU YÖNETİMİ ÖZELLEŞTİRİLEMEZ!

0
127

Dayatmalara bugüne kadar direndik, şimdi de boyun eğmeyeceğiz!

Kıbrıslı Türkler’in iradesi dışında gelişen bir süreç neticesinde, neredeyse zorla başlatılan “Asrın Projesi” olarak isimlendirilen projenin sona ermekte olduğu bugünlerde yeni bir tartışma başlatıldı: Gelecek suyun yönetimi kimde olacak?

Henüz proje bedeli bile ilan edilmeyen, gelecek suyun ücretinin bir sır gibi saklandığı bir ortamda suyun yönetiminin AKP’nin belirleyeceği özel bir şirkete devredilmesi konuşuluyor. Adamıza getirilmesi planlanan su ile aynı miktarda ve kalitede suyun ülkemizde arıtma sistemi ile üretilebilirliği dahi konuşulmadan, bir dayatma ile karşı karşıya bulunuyoruz. Hem de öyle bir dayatma ki su borularının geçtiği yerlerdeki toprağın mülkiyetini bile talep edecek boyutta!

Yapılan açıklamalardan anlaşılıyor ki ülkedeki su şebekesinin tümü özel bir şirkete devredilecek, belediyelerin kendi kaynaklarından su satışı yasaklanacak ve bundan sonra da özel şirketin insafıyla belirlenecek fiyata su satışına başlanacaktır. Yani diğer bir deyişle gelecek olan suyu, elimizdeki tüm yerel su kaynaklarımız ve ülkemizin her köşesinden belirli güzergahlardaki toprağın mülkiyeti gasp edildikten sonra, irademiz dışında belirlenen bir fiyattan satın alma zorunluluğumuz olacaktır.

Konuyu “Türkiye’nin getirdiği suyu istemiyorlar” şeklinde yorumlamak, Kıbrıs Türk halkının aklı, varlığı ve iradesi ile alay etmektir. Su, şeffaflıktan uzak bir sürecin sonunda, adamıza zaten ulaşmış durumdadır. Bu noktada kabul edilemez olan daha fiyatını bile bilmediğimiz suyu elimizdeki tüm su kaynaklarımıza el koyarak, yağmur ile birikecek suyumuzu bile bizlerin iradesi dışında özel sektör tekeli vasıtası ile bizlere satma girişimidir.

Gelecek olan suyu satın alıp almama tercihine bile sahip olmayan bir toplum var olabilir mi? Böylesi bir dayatmaya karşı onurlu duruş sergileyerek “biz suyu nereden almak istersek alma hakkına sahip olmalıyız ve kendi su kaynaklarımızın mülkiyetini özel sektöre devretmek istemiyoruz” diyen bir halka “nankör” denebilir mi? Kıbrıs Türkü artık varlığına ve iradesine saygı gösterilmesini yüksek sesle talep etmektedir. Buna da herkesin artık kulak vermesinin zamanı gelmiştir.

Tüm bunlara ek olarak, dayatılan bu yöntemle belediyelerimizin önemli gelir kaynaklarından biri olan su gelirleri de ellerinden alınmış olacak ve yerel yönetimlerimiz de tamamen bağımlı hale getirilip vasinin onayı olmadan hizmet veremez bir duruma itileceklerdir.

Çeşitli çevreler bu dayatmanın kabul edilmemesi durumunda Türkiye’nin Kuzey Kıbrıs’a yaptığı mali katkıları durduracağını, hükümetin maaş ödeyemeyecek duruma geleceğini belirterek bizleri ‘parayla’ terbiye edeceklerini vurgulamaktadırlar. Bu açıkça bir şantajdır. Bir yandan hükümete sopa göstererek diğer yandan da halkı hükümete karşı kışkırtmak isteyen söz konusu çevreler, Kıbrıs Türk halkının mücadeleci kimliğini unutuyorlar.

Toplumsal Varoluş mücadelesi veren Kıbrıs Türk halkının örgütlü bulunduğu sivil toplum örgütleri olarak bizler hükümet programında da belirtilen kurumlarımızın özerkleştirilmesi girişimlerine tam destek vereceğimizi, her türlü özelleştirmeye ve dayatmaya karşı tüm gücümüzle ne pahasına olursa olsun mücadele edeceğimizi kamuoyunun bilgisine saygılarımızla sunar, halkımızın iradesini temsil ettiğini iddia eden makam sahiplerini de hem kendi hazırladıkları hükümet programına, hem de toplumumuzun hak ve çıkarlarına sahip çıkmaya çağırırız.

 

BU MEMLEKET BİZİM BİZ YÖNETECEĞİZ!

 

BASIN-SEN, BES, ÇAĞ-SEN, DAÜ BİR-SEN, DAÜ-SEN, DEV-İŞ FEDERASYONU, GÜÇ-SEN, KOOP-SEN, KTAMS, KTOEÖS, KTÖS, TIP-İŞ, TÜRK-SEN FEDERASYONU, VERGİ-SEN

PAYLAŞ
Önceki İçerikSADAKA İSTEMİYORUZ!
Sonraki İçerikMaliye Bakanına Bağış !