TL’nin anavatanında çıkan enflasyon oranının burada yokmuş gibi gösterilmesi tam bir sahtekârlık durumuna dönüşmüştür. Enflasyon kayıplarının %50’lere vardığı, dövizin uçtuğu, alım gücünün son dört yılda % 50 kaybedildiği bir dönemde işveren ve hükümet el ele vererek asgari ücreti 55 TL arttırması!!! tam bir İHANET örneğidir.
Önce yasal olan Mali Protokol görüşmeleri anlamsızlaştırıldı, sonra eşel-mobil kaldırıldı, Hayat Pahalılığı ödeneği donduruldu, DPÖ rakamları ile oynanmaya başlandı, yılda iki kez artırılması gererken asgari ücret realiteden uzak SEFALET ÜCRETİNE dönüştürüldü. TC paketleri bahane gösterilerek GÖÇ YASASI geçirildi. Yeni istihdam edilen üniversite mezunları dahi sefalet ücretine mahkûm edildi.
Halkımızla dalga geçildiğinin ve SERMAYE hükümetçiliği yapıldığının somut göstergeleri, güven vermeyen DPÖ rakamlarında bile kendisini net olarak göstermektedir. Son beş yılda GSYİH dolar bazında büyüme oranı 17.3 olarak hesaplanmakta, 2011’de 14.567 Dolar olan kişi başı gelir 2015’de 16.701 olarak verilmektedir. Yani son dört yılda kişi başı gelirlerde dolar bazında yaklaşık 265 dolar artış görünmektedir. Bu gün realiteye baktığımızda ise döviz artışı ile dar gelirlerin (yani halk kesiminin %85’inin) cebindeki parayı yarı yarıya azaltmıştır. Halkın büyük çoğunluğu feryat etmektedir. Dayanacak takati kalmamıştır.
Nasıl olur da ekonomik pasta büyürken halkın çoğunluğu yarı yarıya fakirleşmektedir. Bunun adı SERMAYE-HÜKÜMETLER işbirliği ile halkın tertiplenmesidir. Bunun adı ikiyüzlülüktür. Paketleri dayatan TC hükümetlerinin, AB kapitalistlerinin de kendi emekçilerine dayatmış olduğu politikalar aynıdır diye bu kabul edilebilir mi? SERMAYEDARLARIN gelirleri çoğalırken halk fakirleştirilerek, insanca yaşam koşullarının dışına itilebilir mi ? Bunu yapan hükümetler halkın hükümeti olarak kalmaya devam edebilir mi?
Sadece bölüşüm dengesizliği giderilse kısmi adaletten bahsedilebilecekken, vergi adaletsizliği, kaynakların peşkeş çekilmesi, şirketlerin borçlarının silinmesi, siyasilere, siyasi partilere avantajlar, özelleştirme, hizmet alımı ile devletin sermayedarlara kaynak akıtması v.s ile bir yanda KÖLELER diğer yanda ASİLLER yaratılmıştır.
Gittikçe yoksullaşan asgari ücretlilere, dar gelirlilere, işsizlere ve maaşlılara hükümetler eliyle dayatılan politikalar artık dayanılmazdır. En alttakilerin verecek bir canları kalmışken Kriz bahaneleri ile asgari ücretten bile tasarruf yapmaya çalışılması bir nevi katliamdır. Kabul edilemezdir. Mazeret kaldıramazdır. CTP-UBP Hükümeti hükümet program ile yapmaya başladığı ilk uygulamalarıyla camcı dükkânına girmiş fil gibi davranmıştır. Taşeron istihdam modeli derhal bitirilmeli, GÖÇ Yasası kaldırılmalı, Asgari Ücret asgari yaşam ücretine dönüştürülmeli, Vergi adaleti sağlanmalı, işsizler, dar gelirlilerin lehine Sosyal Devletin gereği politikalara ağırlık verilmeli, sendikasız ve toplu sözleşmesiz çalıştırılma yasaklanmalıdır. Hayat ucuzlatılamıyorsa dar gelirlilerin alım gücü yükseltilmelidir. Halkımızın ikiyüzlü politikalara, sadece vatandaşa yük getiren önlemlere, paketlere, Sermaye-hükümet ilişkilerine tahammülü kalmamıştır.
Elbette toplumsal bir çıkmaza dönüşen bu durum karşısında
sendikalar da, halkımız da sesini yükseltecek, modern köleliği kabul etmeyecektir.
Tahir GÖKÇEBEL
Başkan
Yönetim Kurulu (a.)