İkinci Balkan Sendikal Forumu, 16 Şubat 2019 tarihinde Yunanistan’ın Selanik kentinde tüm Yunanistan meşrubat-içecek çalışanları Federasyonu (POEEP) ile Dünya Sendikalar Federasyonunun evsahipliği ve işbirliğinde gerçekleşti. Sendikamızı temsilen Yönetim Kurulu üyemiz Vedat Tek katılarak konuşma gerçekleştirdi. Konuşmasında ülkemizdeki ekonomik, sosyal, sendikal durum ve Kıbrıs sorunu hakkında bilgi vererek, Birleşik Federal Kıbrıs temelinde acil çözüme ihtiyaç olduğunu vurguladı.
Arnavutluk, Bulgaristan, Kıbrıs, Yunanistan, Romanya, Sırbistan ve Türkiye’den 17 sendika ve Federasyonun katıldığı Forum’da Balkan ülkelerindeki işçilerin karşılaştığı sorunlar ve bölgedeki sendikal hareketin genel durumu tartışıldı.
Forumun ana amacı, sendikalar arasında işbirliğini ve dayanışmayı artırmak, demokratik ve kardeşce sendikalar arasında var olabilecek farklı görüşlere saygı göstererek, Balkan ülkelerindeki işçilerin ve Balkan halklarının ortak mücadele ruhunu yaşatmak ve mücadele deneyimlerini paylaşmak olarak belirlendi.
Aynı zamanda Balkanlarda yaşayan halkların birçok benzerlikleri olduğu, geleneklerin, tarihin, kültürün ortak yönlerinin çok fazla olduğu ama aynı zamanda komşu olduğumuzu ve komşularımızla barışcıl bir şekilde bir arada yaşamayı savunmanın önemine vurgu yapıldı.
- Balkan Sendikalar Foumuna Kıbrıs’tan ayrıca DEV-İŞ Başkanı Hasan Felek ile Genel Sekreter Koral Aşam, KTAMS Başkanı Güven Bengihan ile Gökhan Tozan ile PEO Sendikasından Charalombas Pratsis katıldı.
Balkan Sendikalar Forumu 8-9 Nisan 2016 tarihinde yapılan I. Forumun çabası ve devamı olarak değerlendirildi.
Son olarak 5 kıtada 96 ülkede 126 milyon üyesi bulunan Dünya Sendikalar Federasyonu Genel sekreteri G. Mavrikos Forumda kapanış konuşmasını gerçekleştirdi.
Mavrikos, sendikaların, bölgelerinde halklar arasında barışı koruma mücadelesinin ön saflarında olması gerektiğini, komşu ülkelerin işçileri arasında işbirliği ve dayanışmanın artırılmasına, çok uluslu şirketlerin sömürüsüne karşı işçileri birlikte mücadele etmeye çağırdı. Balkan ülkelerindeki bazı grubların ve hükümetlerin kasıtlı olarak halklar arasında milliyetciliği ve nefreti körüklediğini, bu hükümet ve grubların emperyalist merkezlerin (ABD, AB, Rusya) desteğini alarak, kendi ülkelerindeki sermayenin ekonomik çıkarlarına hizmet ettiklerine vurgu yaptı.
Venezuella halkına da dayanışma belirten forum, Amerika’ya Venezuella’dan ellerini çek çağrısı yaptı. Forum kapanış bildirgesinin tartışılmaya açılmasıyla sonlandı.
Selanik, 16 Şubat 2019, 2. BALKAN TİCARET BİRLİĞİ İÇİN TASARIM ÇÖZÜMÜ
FORUM 7 Balkan ülkesinden 17 sendika kuruluşundan katılımcılar, 16 Şubat’ta Selanik’te 2. Balkan Sendikaları Forumu sırasında bir araya geldik ve aramızda olabilecek farklı görüşlere ilişkin olarak görüşlerini açıkça, demokratik ve dürüst olarak tartıştık. Balkan ülkelerindeki işçiler, benzer sorunlarla karşılaşan ve aynı ciddi zorlukları yaşayan işçilerin ve Balkan halklarının yararına aramızdaki işbirliği güçlendirdik.Tüm Balkan ülkelerinde maaşlar çok düşükken, hükümetler ağır vergilendirme ve kamu harcamalarının azaltılması gibi yeni tasarruf tedbirleri uygulamaktadır.
İşsizlik, yoksulluk, esnek çalışma, genç ve yaşlı işçileri hayatta kalmalarını sağlamak amacıyla diğer ülkelere göç etmeye zorlamaktadır.
Birçok Balkan ülkesi, ülkelerindeki NATO üslerinin genişlemesiyle birlikte, genel savaşları temsil eden askeri tatbikatlara katılarak, emperyalist planlara ve müdahalelere giderek daha fazla dahil oluyor.
NATO, bir güvenlik faktörü olamaz, aksine, tarih bunun Balkan halklarının barışçıl bir arada varlığının dengelenmesinin bir unsuru olduğunu ve işçilerin kanlarının dökülmesine ve bunun için çok önemli altyapıların yok edilmesine yol açtığını gösteriyor.
Ayrıca, büyük askeri harcamalar ve askeri silahlanmalara yapılan büyük harcamalar, işçilere ağır ve ağır vergilere neden olmakta, diğer yandan silah ve silah sistemleri üreten ülkelerin kârını da arttırmaktadır.
Tüm Balkan ülkelerinde, işçiler kapitalist kriz için daha fazla para öder veya zayıf ekonomik toparlanmayı desteklemek için işçileri daha fazla çalışmaya çağrılır.
Bu 2 durumda, sendikaların rolü, işçilerin, her şeyden önce iş yerlerinde, artan maaş ve haklarla sektörel toplu sözleşmelerin imzalanmasında, sağlık ve güvenlik önlemlerinde, halka açık, ücretsiz ve kaliteli sağlık ve eğitim hizmetlerinin yanı sıra, işçilerin ve ülkelerinin halkının karşılaştığı tüm küçük ve büyük problemler hakkında en önde mücadele etmelidir.
Dahası, sendikalar, bölgelerinde barışı koruma mücadelesi, komşu ülkelerin işçileri arasında işbirliği ve dayanışma için ön planda olmalıdır, çünkü gerçekte, onları bölecek hiçbir şeyleri yoktur.
Yukarıdakilere dayanarak karar veririz:
– Balkan Sendikaları Forumu’nu düzenli olarak (her yıl) farklı bir ülkede düzenlemek.
Bir ülke bir sonraki Balkan Sendika Forumu’na ev sahipliği yapmak isterse, lütfen bugün söyleyin.
– Bölgemizdeki işçilerin mücadelelerinin gelişmesi, haklarla istikrarlı çalışmalar için koordinasyon ve işbirliğini güçlendirmek
(Balkan Çalışma Blogunu https://balkantuforum.wordpress.com/ ve diğer girişimleri kullanarak).
– Ortak kaygılarla ilgili ortak eylem planlamak.
POEEP Başkanı Giannis Frangidis
KONUŞMA METNİ
2. BALKAN SENDİKALARI FORMU
YUNANİSTAN – SELANİK 16,17 ŞUBAT 2019
Sevgili meslektaşlarım,Selanik’e, İkinci Balkan Sendikalları Forumu’na hoş geldiniz.Bu, 8-9 Nisan 2016 tarihlerinde, yaptiğımız ilk balkan Forumun çabası ve bir devamıdır.Tüm Yunanistan meşrubat-içecek çeşitleri çalışanları Federasyonu ve Dünya Sendikalar Federasyonunun işbirliği sonucunda yapılan bir girişimdir.
Bu gibi girişimler birbirimizi daha yakından tanımamızı sağlayan bir forumdur. Demokratik ve kardeşçe, aramızda var olabilecek farklı görüşlere saygı göstererek, Balkan ülkelerindeki işçilerin durumu hakkında, aramızdaki işbirliği göçlendirmek, benzer sorunlarla karşı karşıya olan işçilerin ve Balkan halklarının ortak mücadele ruhunu yaratmak ve mücadelemizin deneyimlarini paylaşmak adına bu gibi girişimler bizim için önemlidir.
Balkanlar’da pek çok halk beraber yaşıyoruz, birçok benzerliklere sahibiz benzer geleneklerimiz, tarihimiz, kültüre sahibiz. Bir halk mozaiği, ama hepsinden öte, biz komşuyuz, komşularımızla barışçıl bir şekilde bir arada yaşamayı savunmak görevimiz olmalı.
Yaklaşık üç yıl sonra, Balkan halklarının durumu daha da kötüleşti. Tüm Balkan ülkelerinde ücretler halen çok düşük, işçiler temel ihtiyaçlarını karşılayamıyor, hükümetler ağır vergilendirme ve kamu harcamalarında yaptığı kesintilerle yeni tasarruf tedbirleri alıyor. İşsizlik, yoksulluk, esnek çalışma koşulları genellikle genç ve orta yaşlı işçileri kendilerinin ve ailelerinin yaşamlarını korumak için bir işim ve maaşım olsun amacıyla insanlar diğer Avrupa ülkelerine veya dünyanın başka ülkelerine göç etmek zorunda kalıyorlar.
Yunanistan’da son yıllarda ücretler % 22 ve % 32 oranında, emekli maaşları ise % 40’a kadar varan kesintiler olmuştur, özelikle en savunmasız olan emeklilere yapılmıştır (düşük maaş alan emekliler, engelliler vb.). Son zamanlarda, Yunan hükümeti, asgari ücretin belirlenmesinde, ülkenin ekonomik durumu, işletmelere olan etkisi ve ülkenin rekabet gücü ile bağlantılı olacağı ve çalışanların temsilcileriyle toplu iş görüşmelerinden sonra değil, Bakanlar Kararı ile karar verileceğine dair bir yasa çıkardı. Yunanistan΄da işçilerinin % 90’ı, toplu sözleşmelerden mahçup çünkü hiç kimse işverenleri toplu sözleşmelerin imzalanması için sendikalarla pazarlık etmeye kanun ve yasalarla zorlamıyor. Resmi rakamlar, halen işsizliğin “esnek çalışmanın” artığını göstermektedir.
Ayrıca, Yunanistan’ın emperyalist planlara ve müdahalelere katılımı artıyor, Ülkemizde NATO üslerinin genişlemesi ve genel çatışmaları temsil eden askeri tatbikatlara katılmaktadır. NATO bir güvenlik faktörü olamaz, tam tersine tarih, Balkan halklarının barış içinde bir arada yaşamanın istikrarsızlaştırılmasında bir etken olduğu gibi işçilerin ve halkların kanı dökülmesindeki altyapısını oluşturmaktadır.
Balkan ülkelerinin çoğunda, büyük askeri harcamalar ve büyük askeri teçhizat maliyetleri, işçilere yoksul halka ağır vergiler getirmekte, diğer yandan, silah ve silah sistemlerini yapan ve satanların kârına kâr katmaktadır.
Benzer bir durumun, Balkan Yarımadası’ndaki tüm ülkelerde geçerli olduğunu çalışanların kapitalist sistemin krizini, krizin faturasını ödediğini yada krize destek olmak için işçilerin hiç bir hakka sahip olmadan çalışmaya çağrıldıklarını biliyoruz.
Bu şartlar altında, sendikaların rolü işçilerin mücadelesini örgütlemektir, her şeyden önce işyerinde, Ücret ve maaşlarda artışa neden olacak sektörel alanda toplu iş sözleşmelerin imzalanması için mücadeleyi yükseltmek, sağlıklı ve güvenli çalışma koşullarının düzeltmesi için mücadele etmek, Kamuda herkese eşit, ücretsiz, kaliteli sağlık ve eğitim hizmeti talep etmek, halkımızın küçük ve büyük tüm sorunlar için mücadele ruhunu yükseltmekliyiz.
Sendikalar bölgelerinde halklar arasında barışı koruma mücadelesinin ön saflarında olmalı, komşu ülkelerin işçileri arasında işbirliği ve dayanışmayı kuvetlendirmeli, çokuluslu şirketlerin sömürüsüne karşı beraber mücadele etmeli çünkü biz işçilerin paylaşamayacağı hiçbir şeyi yoktur. Bolkiza maden ocağında Kanada semayesi için çalışan bir Arnavut işçinin hergün evinden çıkıp işe gitiği zaman sağlam veya canlı eve dönüp dönmeyeceği bilmediği gibi Yunanistan’da Çin semayesinin ayit limanda çalışan işçinin daha iyi çalışma koşulları ve maaşları için mücadele eden işçi engeliyorlar veya Sırbistan’daki işçi kardeşimizin İtalyan semayesine ayit fabrikada çok düşük maaşlarda kötü şartlarda çalıştırılmaktadır. Aslında sorunlarımız ortak bu yüzden paylaşamayacağımız bir şey yoktur.
Biz Balkanlardaki işçilerin paylaşamayacağı hiçbir şeyi yoktur. Hükümetler ve Balkan ülkelerindeki bazı guruplar Kasıtlı olarak halklar arasında miliyetciliği ve nefreti körüklemeye çalışıyorlar. Bu hükümetler ve guruplar emperyalist merkezlerinin (ABD, AB, Rusya gibi) ve ülkelerin desteğini alarak Kendi ülkelerindeki sermayenin ekonomik çıkarlarına hizmet ediyorlar. Ama aynı zamanda bu emperyal merkezler Balkanlar ve Güney Doğu Akdeniz’deki pazarı kontrol etmek için birbiriyle rekabet ediyor ve çarpışıyorlar.
Bu şekilde halkların barış ve refahını baltalıyorlar. Bu nedenle işçilerin cevabı halklar ve işçiler arasındaki dayanışma, enternasyonalizm, çalışma ve yaşam koşullarımızı iyileştirmek için sürekli mücadele etmeliyiz.
Ayrıca, daha önce beirtiğim gibi, problemlerimiz ortaktır şayet hep birlikte mücadele edersek bunlarla başa çıkabiliriz.
Sektörümüzde bu durumun canlı bir örneği, sermayenin en büyük küresel ve en acımasız temsilcisi olan çok uluslu COCA COLA dır. Değerli meslektaşlarım bu örneği niye söylüyorum çünkü Kıbrıs’a yaptığım son seyahatim sırasında Yunanistan’da Coca Cola’nın uyguladığı taktiği aynı şekilde Kıbrıs’a da uyguladığını gördüm bu gibi taktikleri diğer Balkan ülkelerinde ve bulundukları yerlerde uygulayacaklarından kesin emin olmalıyız. Mesela beş yıllık bir zaman diliminde, Yunanistan’nın çeşitli şehirlerinde (Korfu, Messolongi, Patras, Rodos, Volos ve Selanik vb.) üretimini ve faaliyetlerini hemen hemen heryerde bir şekilde durdurarak faaliyetlerini ya ucuz işgüçü olan ülkelere yada bulundukları ülkelerde iş sağlığı ve güvenliği olamyan taşaronlara devrediyorlar.
Biz Coca-Cola nın bu politikalarını kabul etmedik ve kaşısında dik durduk. Fabrikaları yeniden açmak ve işçi haklarını geri kazanmak için ürünlere boykot ilan ettik.
Çokuluslu şirket, Yunanistan’daki karlarında büyük kayıplar yaşadı ve Yunanistan pazar payında büyük düşüşler yaşadı. Küçük şirketler Coca-Cola karşısında her gün piyasadaki varlığını artırmaktadırlar.
Beş yıldan buyana sürekli mücadeleye ara vermeden mücadele ediyoruz, taki Selanik’teki Coca Cola tesisi tekrar açılmadan ve meslektaşlarımız işlerine geri dönmeden mücadelemizi durdurmayacağımızı belirtmek isteriz.
İspanyol dostlarımızın 1786 gün süren Madrid’teki Coca Cola fabrikası mücadelesi sonucunda yeniden açılması ve bu mücadelesinin kazanılması bizlere güç ve umut vermiştir.
Yunanistan’daki mücadelemiz, Amerikalı çok uluslu şirketi Coca Cola nın kamu imajını bozmuştur şirket bunu bertaraf etmek için reklam ve diğer iletişim araçlara milyonlarca para harcamaktadır.
Bu nedenle sizden bu mesajı ülkenize işçi kardeşlerimize götürmenizi istiyoruz, çünkü tüm işçi sınıfı için bir umut ve zafer mesajı olduğuna inanıyoruz. Coca-Cola, dünyadaki sömürü sisteminin bir simgesidir ve buna karşı mücadelemiz aynı zamanda dünyadaki tüm işçiler için bir mücadeledir.
Sermayenin ve sümürünün sesi ayağı olan Coca Cola ya karşı işçilerin yürüttüğü mücadelenin merkezinin burda olması ve 2. Balkan Sendikaları Forumu’nun burda yapılmasını önemli değerli buluyoruz.
Yukarıda da bahsettiğim gibi, sorunlar ortaktır, bu yüzden mücadeleler de ortak olmalıdır, bu nedenle işçilerin mücadelelerini daha iyi değerlendirmek ve geliştirmekadına ortak faaliyetlerle koordinasyonlu ve işbirliğimizi daha iyi bir şekilde planlayabileceğimiz görüş ve deneyimlerimizi paylaşarak yapabiliriz. Bölgemizde, haklı, insani koşullarda ve işsiz kalmamak için kendimize ve çocuklarımıza daha iyi bir gelecek bırakmak mücadeleye devam diyoruz.
YAŞASIN İŞÇİ SINIFI
YAŞASIN ÖRGÜTLÜ SINIF MÜCADELESİ
YAŞASIN ENTERNASYONALİZİM