İcazet ve güzel bir dizaynla atanmış olan UBP-DP-YDP Hükümeti imzaladığı protokolle para geliyor, ekonomi şahlandı müjdeleri vermişti.
İmzalanan protokollerle iradeyi, kamu kurumlarını, kamu kaynaklarını Ak şirketlere, vakıflara, dernek ve kuruluşlara devretmeye başlayan hükümetin yetkilileri “ne yapalım para yok” diyerek kazanılmış tüm hakları ortadan kaldırma hevesine kapılmışlardır.
Aşılamada, üçlü kararnamelerde, izaz ikramlarda, örtülü ödeneklerde, yurt dışı ataşelerde, partizan istihdamlarda zenginlere borçlarını silmede bonkör davranan, saray hayalleri kuran, küçük kasaba kabadayısı edalarıyla “ben yaparım olur” diyen hükümet yetkilileri diğer yandan tasarruf adı altında çalışanların, emekçilerin haklarına saldırmaya başlamıştır.
Hükümet yetkilileri, salgın döneminde en ön safhalarda mücadele eden sağlık çalışanlarımıza, doktorlarımıza özel methiyeler yaparken, diğer yandan da iş yükü, stresi, yaşam riski artmasına rağmen toplum sağlığı için canla başla çalışan sağlık emekçilerimize çirkince saldırmaktadırlar.
Bir yandan özel hastanelere, özel otellere milyonlarca lira aktaran diğer yandan kadro, teçhizat, ilaç eksiklikleri ile hastanelerin eksikliklerini tamamlamayan, içini boşaltan anlayış AKP’nin özelleştirme, peşkeş çekme anlayışı ile ayrıdır.
Sağlık hizmeti veren sağlık çalışanlarının çalışma koşullarını, haklarını, motivasyonunu artırmak öncelikli olmalıdır. Hastanelerin ihtiyaçlarını gidererek halkın nitelikli sağlık hizmetine ulaşmasının sağlanması gerekmektedir. Sağlık çalışanlarının haklarını budayarak, desteklemeyerek tükenmişliğe itmek halkın hastanelerden sağlık hizmeti alamamasını getirmektedir. Gittikçe geliri düşen, sağlık hizmetine ulaşamayan hastaları ölüme mahkûm eden; zenginleri de devletin desteklediği özel hastanelere müşteri yapan bu anlayışı şiddetle kınıyoruz.
Bu dönemde her ay defalarca dayanılmayacak zorlukta, stres ve risk altındaki çalışan, yemek bile yiyecek zamanı olmayan sağlık çalışanlarının sanki önemli bir israfmış gibi nöbet yemekleri kesildi denilerek medyada, kamuoyu önünde aşağılanmasını şiddetle kınıyoruz.
Bu itibarsızlaştırma anlayışı altında yatan niyetin tasarrufla ilgisi olmadığının altını çizer, halkımıza bu dünyada denenen itibarsızlaştırma, özelleştirme kampanyaları ile kamu hizmetlerinin nasıl ticari mala dönüştürüldüğünü hatırlatır ve birlikte mücadeleye çağırırız.
Tahir GÖKÇEBEL
Başkanı
Yönetim Kurulu a.
