ÖĞRETMENLER NEDEN MÜCADELE ETMELİ
Dünyada Neler Oluyor?
Devletler kamusal hizmet üretmekten vazgeçmekte, özelleştirme hamlelerini büyük şirketler önünü açmak için yapmakta, kamu küçültülürken her alanı denetleyen, düzenleyen, baskıcı bir polis devleti oluşmaktadır.
Sosyal devletten, hukuk devletinden vazgeçilmiştir. Sağlık, eğitim, belediye hizmetleri, elektrik, su, taşımacılık, limanlar, güvenlik dahi özel şirketlere devredilmektedir. Büyük itibarlı sermayedarların paravan olarak kurdurduğu özel şirketlerde emekçiler hiçbir hakları, güvenceleri olmadan köle olarak çalıştırılmakta, devlet ise bu şirketlere kamusal alanları peşkeş çekmeye devam etmektedir. Vergiler, harçlar toplanmaya devam edilmekte askere, polise, silahlara kendi halkları için yaratılan düşman için muazzam kaynaklar aktarılmaktadır.
Asgari ücretin baskı altına alınmasına devlet taraf olmakta MAKSİMUM KAR için ise sınırsız tolerans tanımaktadır. Emekçiler istihdam biçimi değişmeli, işsizler ve tüm emekçiler rekabete sokulmak için düşük ücret alsalar bile emeğin arzı yaratılmak için iş, maaş, gelecek garantisi çalışma koşulları hepsi değiştirilmeli, performans gibi yapılarla emekçiler örgütsüz, siyasete bağımlı ama her an işini kaybetme korkusu içerisine sokulmalıydı. Öğretmen de ayni olmalıydı. Devlet yurttaş yetiştirmekten, sağlık vermekten dahi vazgeçmiştir. Artık sağlık, eğitim alınıp satılan bir MAL; öğrenci bir müşteri öğretmen ise aracı yapılmıştır.
Eğitim sınıf atlayabileceğimiz bilimsel, demokratik, laik parasız ve nitelikli bir kamusal hizmet olmaktan çıkarılmak istenmektedir. Ucuz emeği organize eden, hizmetlilere üstün vasıflar kazandırılmasa da onların biraz hesap, biraz kültür, biraz itaat, kazanacağı kamusal okulları olmalıdır. Okullar demokrasinin, toplumsal gelişimin değil duvarları yükselen, korumaları, artırılan birer hapishaneye öğretmenler geleceğin aydın nesillerini yetiştiren değil devletin gardiyanı yapılmalıdır. Eğitimin içeriği değiştirilmeli demokratik barışçıl, ilerici eğitim muhafazakâr, itaatkar, aydın, sorgulamayan bencil insan yetiştirilmeli; bu insanı yetiştiren öğretmen de bu gelişimin ürünü olmalıdır.
Öğretmen aydın, donanımlı, kültürlü olmamalı; istihdamı maaşı çalışma şartları, geleceği garanti olmamalı, örgütlü olmamalı rekabetçi sistemde performansına siyasilerin denetlendiği, silik bir kişilik olmalıdır. İşçi sınıfının çocuklarını, yetiştiren ve bu kültürün sınırlarında kalmalıdır.
Geniş kesimlerin gittiği devlet okullarının niteliksizleştirilmesi için her yıl öğretmeni, müdürü, muavini, şefi, hademesi, sekreteri, bütçesi eksik olmalı burada görev yapan öğretmen değeri olmayan biri olmalıdır. Satılacak olan eğitim metasının albenisi için seçmeci-elemeci sınavlarla bir albeni yaratılmalıdır. Bu sınavları ancak parası olan ödemeyebilen, satın alabilen ailelerin çocukları sınıfsal tabaların üstünde olmalıdır. Böylece eğitim egemen sınıfın egemenliğini devam ettiren, egemenlerin çocucukları iyi eğitim satın aldıkları için geleceğin yöneticileri olan, para ödemeyip devlet okuluna gidenlerin ise emeğin piyasasını ve yenidünyadaki emeğin dönüşümünü sağlayan niteliksiz, vasıfsız, amaçsız devlet okullarında yetiştirilmelidir. Bu okullarda görev yapan öğretmenler değersizleşmeli; özel okulları daha nitelikli, özel okulların öğretmenleri daha itibarlı olmalıdır. Bütün öğretmenler iş, maaş, gelecek vs güvencesinden yoksun olmalı ama özel okullardakiler daha itibarlı olmalıdır.
- Göç Yasası gibi yasalarla öğretmenlerin neden parçalara bölündüğünü anlamadınız mı hala?
- Devlet okullarının her yıl bilinçli olarak daha zayıflatıldığını?
- Tek kuruşluk bütçesi olmayan devlet okullarında çalışan yöneticilerin, öğretmenlerin para bulmak vs eğitim dışında neden bu kadar yükle uğraştığını?
- Neden tüm öğrenciler her yıl geçirilerek üniversitelere müşteri yapıldığını?
- Öğretmenin alanına değerlendirmesine kişiliğine, örgütlülüğüne sürekli saldırılarak itibarsızlaştırılmak istendiğini?
- Neden bütçenin büyük kısmının milyonlarca liralık voleybol takımı kuran ama ana sınıftan, üniversiteye kadar yurttaş yetiştiren vergi vermeyen özel okullara aktarıldığını?
- Neden öğretmenlerin köleleştirilmek, geçim, gelecek kaygısına sokularak örgütsüzleştirilmek, hiçleştirilmek istendiğini?
- Neden işsiz öğretmenler dururken devlet okulları öğretmensiz olduğunu? Neden misyoner öğretmenlerin Türkiye’den getirilerek istihdam edildiğini? Neden bilimsel eğitimden vazgeçildiğini ilahiyat gibi okullar açıldığını anlamadınız mı? …
Bugün eğer Atatürk’ün dediği gibi “Gelecek öğretmenlerin eseri olacaksa”, nitelikli, itibarlı, statüsü yüksek, onurlu, kişilikli, aydın, demokratik, bilimsel bilgiye sahip, öğretmenlere, onların örgütlü gücüne, mücadelesine her şeyden daha çok ihtiyaç vardır. Siyaset sermayenin adamı olmaktan, ikiyüzlü davranmaktan vazgeçmeli, tarafını belirlemelidir. Ya egemenlerden yanasınız ya öğretmenden.
Öğretmen SADAKA değil toplumun insanca yaşayacağı haklarının, geleceğin, demokrasinin, barışın erdemin, değerlerin savaşını vermeye devam edecektir.
Neden KTOEÖS,
Neden ÖĞRETMEN onurlu mücadelesine devam ettiğini
HALA ANLAMADINIZ MI??!!
Tahir GÖKÇEBEL
Başkan
Yönetim Kurulu (a.)