Tek ulaşılabilir çözüm modelini ortadan kaldırmak için Sn. Erdoğan ve AKP seferber olmuştur. Kıbrıs Türk Toplumunun iradesine her türlü müdahaleden sonra seçtirilen, oluşturulan makamlar da koro halinde söylenen ne varsa aynen tekrar etmeye başlamıştır.
Kıbrıs’ın kuzeyindeki nüfus, eğitim, ekonomi ve sosyal, siyasal tüm politikaların yaratıcısı TC hükümetleri ve atama işbirlikçi hükümetlerdir.
Bugün gelinen noktada Kıbrıs Türk Toplumu iradesi gasp edilmiş, uluslar arası hukuktan kopartılmış, kurumlarına kayyum atanmış, arazileri, zenginlikleri gazinocular, üniversite patronları, kaçakçı, mafyaya, büyük ithal şirketlere peşkeş çekilmiştir. Ekonomik tüm faaliyetleri kontrol altına alınmış, misyoner birçok siyasi oluşum, örgüt, vakıf, dernek, yurt kurdurulmuştur. Tarikatlar, camiler, külliyeler, İlahiyat okulu vb. ile toplumun kültürüne, eğitimine, yaşam biçimine kadar her alanı dizayn etmeye çalışmaktadırlar.
Sn. Erdoğan kendi grup toplantısında tek bir kez KKTC adını kullanmamışken; AKP‘nin Kıbrıs’taki asimilasyoncu, hegemonyan politikaları ara verilmeksizin devam ederken, “Kıbrıs’ta eşit egemen devlet isteriz” safsatasının altında acaba neler, neler gizlenmektedir?
Kıbrıs Türk Toplumunun siyasi eşitliği, hakları Kıbrıs Cumhuriyeti’nde durmaktadır. Bu hakları 50 yıldır çözümsüzlüğe oynayan, yanlış politikalarla Rumlaşmış olan Kıbrıs Cumhuriyetince kullanılmaktadır. Bugün federasyon talebi her taraftan darbe yiyen, adeta cami avlusuna bırakılan Kıbrıs Türk Toplumunun Kıbrıs Cumhuriyeti’nden kaynaklanan siyasi eşitlik haklarının bir dizi karar ve antlaşmalarla tescil edilebileceği yegâne yoldur. Bu yolu yürümem diyenler tek bir Kıbrıslı Türk’ü Merkez Bankasının, askerinin, polisinin, itfaiyesinin, sivil savunmasının vb. başına getirmekten korkanlarla aynı kişilerdir. Yönetimi paylaşmak istemeyen Rum lideri Sn. Anastasiades ve elitizminin bu politikalarından hiç bir farkı yoktur.
Her vesileyle Kıbrıs Türk Toplumunu besleme dahi her türlü aşağılamadan geri durmayanların ve onların kayyumlarının Kıbrıs Türk Toplumu hakları için yeni politika oluşturdukları KOCAMAN YALANDIR.
Kendi ülkesinde hiç bir demokratik teamülü ortada bırakmayan, yaratılan polis devleti ile her alanı istibdat dönemlerini aratmayacak şekilde yöneten AKP anlayışının Kıbrıs Türk Toplumunu eşit, egemen yapacağım diye ortaya attığı politikanın arkası bellidir. Kendi ülkesinde geleceğin aydınlık yüzü Boğaziçi öğrencilerine terörist, vandal …diyerek ve her türlü ayrımcılığı uygulayan AKP anlayışının Kıbrıs Türk Toplumunu ulaşılabilir tek çözüm modeli olan federasyon yerine, yeni belirsiz politikalara itmesi arkasında sinsi politikalar saklıdır.
Bugün Sn. Erdoğan tanımadığını söylediği Kıbrıs Cumhuriyeti ile direkt ve dolaylı olarak her türlü sportif, kültürel, ekonomik, siyasi … ilişkide olmaya devam etmektedir. “Tanıyorum” dediği KKTC’nin hiç bir makamını kendi yöneticisini seçmesine dahi tahammülü yoktur. Toplumu değiştirmek, dönüştürmek için topluma hastalıklı toplum muamelesi yapmaktadır. Bizzat kendi militanlarına gazetecileri bile linç etme emri vermekten çekinmemektedir.
Kıbrıs Türk Toplumu yararına, Kıbrıs’ı barış adası yapma uğruna adım atmadığı kesinleşen Sn. Erdoğan, AKP ve kayyumlarına soruyoruz: NEYİN PEŞİNDESİNİZ?
Yoksa bir toz duman yaratarak İlhak Politikalarını yeniden mi pişirdiniz?
5’li görüşme konusu gündeme gelmişken yine iki devletli çözüm konusunu gündeme getirmenizin nedeni nedir?
Tahir GÖKÇEBEL
Başkan
Yönetim Kurulu (a.)