Mülteci Olmak Kader Değildir

0
264

Bugün 20 Haziran Dünya Mülteci Hakları Günü. BM tarafından 2001 yılında ilk kez 20 Haziran’da mültecilerin sorunlarına dikkat çekilmeye başlanmıştır.Mültecinin tanımı 1951 yılında imzalanan mültecilerin statüsünü düzenleyen sözleşmede açıkça ifade edilmiştir ki, bir kişi eğer kendi ülkesinde dini inancı, siyasi düşüncesi, etnik kökeninden veya bulunduğu sosyal gruptan dolayı korku ve sıkıntı yaşıyorsa, o kişinin mülteci statüsüne kavuşması söz konusu olmaktadır.

Dünyada her yıl daha çok insan, yaşadığı toprakları terk etmek zorunda kalıyor. Göç eden insanların bir kısmı, ülke içinde bir yerlere göç ederken, geri kalanı da dış göç olarak sınırlar dışına gitmektedir. İnsanların göç etmelerinin en büyük iki nedeni arasında “Savaşlar ve uygulanan zulüm”  bulunuyor.

Son yıllarda mülteci konumuna düşenlerin yarısından fazlasını (% 55) Afganistan, Somali, Suriye, Irak, Sudan gibi emperyalist paylaşımın en fazla hissedildiği ülkeler izliyor. Bu ülkelerin tamamının yoksul Müslüman ülkeler olması dikkat çekicidir. Dünyada mülteciliği yaratan en önemli unsur paylaşım kavgası, emperyalist çıkarlardır.

Sürgün durumuna düşen bu insanlar için asıl sorun da bundan sonra başlamaktadır. Parçalanmış yaşamlar, aileler, sağlıksız, kötü yaşam koşulları, umutlar vs… Belirsizlik ve on yılları bulan dönüş özlemi dayanılmaz ağır bir yük oluşturur. Binlerce insanımız ise yollarda yaşamını yitirir.

Mülteci yaşamda kadın ve çocuklar daha büyük zorluklar yaşıyor. BM Dünya raporu verilerine göre, mültecilerin neredeyse yarısını çocuklar oluşturuyor. 18 yaşının altındaki çocuk mülteciler, toplam mültecilerin yüzde 42’sini oluşturuyor. Ailenin izni olmadan kaçarak mülteci durumuna düşen çocukların sayısı ise 2012 yılında 21 bin 300 olarak tespit edilmiştir.  Rapor, bu sayının bugüne kadar hazırlanan yıllık raporlar içinde ulaşılmış en yüksek rakam olduğuna dikkat çekiyor.

İnsan Hakları Evrensel Bildirisisığınma hakkını şöyle tanımlar: “Herkesin zulüm karşısında başka ülkelere sığınmacı ve bu ülkelerce sığınmacı işlemi görme hakkı vardır” (madde 14/1) Mülteci Hakları Sözleşmesine imza koyan devletler, mülteci konumuna düşen insanlara, insanca yaşama olanağını oluşturmada samimiyetten uzaktırlar. Özellikle TC hükümeti, barındırdığı mülteciler üzerinden siyasi emeller ve rant sağlama peşindedir. Mülteci konumundaki bu insanların umutları üzerinden bir çıkar elde etmeye çalışmak insanca bir yaklaşım değildir. Kıbrıs konusundaki çözümsüzlük mülteciler konusunda da insani anlamda sorunlarla yüz yüze gelmemize neden olmaktadır. KKTC’nin uluslararası hukuk sistemine dahil olmaması sorunun temel kaynağı olmakla birlikte, ilgili konuda KKTC devletinin herhangi bir mevzuatının bulunmaması da mülteci konularının siyasi erkin perspektifine-keyfine bağlı olarak ele alınmasına neden olmaktadır. Geçtiğimiz süreçte sahillerimize vuran sesiz çığlıklar bir insanlık ayıbıdır. Bu ayıbın karşısında şu an ülkemizde bulunan mültecilere insanca yaşama hakkı sağlamak zorunluluğunu yüreğimizde hissediyoruz.

KTOEÖS ailesinin gönüllü öğretmenleri ve Mülteci Hakları Derneği ile birlikte mülteci çocuklara yönelik iki aylık bir atölye çalışması gerçekleştirdik. Amacımız ülkesinden koparılan bu çocuklara, yaşadıkları dramları bir nebze de olsa unutturmak, onlara çocuk olduklarını ve değerli olduklarını hatırlatmaktı.

Ülkemizde biran önce “sığınmacılar” ve “mültecilerle” ilgili bir politikamızın ve uluslararası hukuka uygun yasal düzenlemelerimizin olması gerektiğini vurgulamak ister; kendi ülkemizde biran önce çözümün olması ve tüm dünyada barışın sağlanması için gerekli katkıyı koymaya devam edeceğiz.

 

Zühre ÖZKARAMAN

KTOEÖS Eğitim Sekreteri