Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşı olan Kıbrıslı Türklerin yaptığı evlilikler ve bu evliliklerden doğan çocukların Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşlığı alamama sorunu ile ilgili 19 Kasım 2022, Cumartesi günü yapılacak eyleme destek vermekteyiz.
Kıbrıs sorununun yarattığı en önemli sosyal sorunlardan biri, Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşı olan Kıbrıslı Türklerin yaptığı evlilikler ve bu evliliklerden doğan çocukların Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşlığı alamamasıdır.
Bir bireyin kiminle evleneceğine devletler karar vermediği gibi, bir bireyin anne ve babasını belirleme hakkı da yoktur.
Bu gerçekler ortada dururken Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşlığı meselesini siyasi bir malzeme ve pazarlık konusu olarak gören Kıbrıs Cumhuriyeti makamlarında oturan Kıbrıslı Rum siyasi liderliğinin anlayışı kabul edilemezdir.
İyimser bir tahminle 30.000 kişinin Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşlığı almasına engel çıkarılmaktadır. Dokuz sendikanın maddi/manevi sorumluluğunu üstlendiği Sn. Eda Hançer Akkor’un açtığı dava istinaf mahkemesinde (supreme court) devam etmekte ve bununla birlikte dört farklı kategoride davalar alt mahkemede görüşülmektedir.
İstinaf mahkemesinden olumsuz yanıt çıkması durumunda her dört kategoriyi de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne taşıma konusunda tüm sendikalar kararlıdır.
Karma evliliklerden doğan çocukların yaşadıkları sorunlarla birlikte, Kıbrıslı Türkler eğitim, öğretim, yükseköğretim, gençlik, spor, ticaret, mali yardım ve dil noktasında da fırsat eşitsizliği yaşamaktadırlar.
Kıbrıs Cumhuriyeti makamlarının Kıbrıslı Türklerin günlük hayatlarını kolaylaştırabilecek birçok konuda gereksiz zorluklar çıkarmaktadır.
Kuzeyde ikamet eden vatandaşların Avrupa Birliği ülkelerinde geçerli olan bir banka hesabı açamaması, yine aynı şekilde ücretini ödeyerek sağlık sisteminden (GESY) faydalanamaması gibi benzeri konularda Kıbrıslı Türkler ayrımcılığa maruz kalmaktadır.
Eğitim, öğretim, gençlik ve spor alanlarındaki AB Programı olan ‘Erasmus+’ programına Kıbrıslı Türk okul, öğretmen ve öğrencilerinin doğrudan katılımıyla ilgili bir takım düzenlemeler yapılması, bu anlamda ‘Eğitim ve Kültür Tüzüğü’nün oluşturulması gereklmektedir. Belirli kriterleri karşılayan Kıbrıslı Türk üniversitelerinin “Bologna Süreci”ne dahil olması için adımlar atılması gerekmektedir..
Türkçe’nin Avrupa Birliği’nin resmi dilleri arasına girmesi halinde Türkçe konuşan Avrupa vatandaşı Kıbrıslı Türklerin uğradığı birçok ayrımcılık da ortadan kalkacaktır.
Ayrıca ticari ve insani geçiş koşullarını düzenleyen “Yeşil Hat Tüzüğü”; Kıbrıslı Türklere mali yardımı öngören “Mali Yardım Tüzüğü” ve bir türlü yasallaşamayan “Doğrudan Ticaret Tüzüğü”nün yeniden ele alınması, güncellenmesi, uygulanması ve amacına uygun hizmet etmesi için irade gösterilmesi gerekmektedir.
Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kurucu ortağı olan Kıbrıslı Türk Toplumu, resmi olarak Avrupa Birliği’nin bir parçasıdır.
Kıbrıslı Türklerin fiilen AB’ye dahiliyetini sağlama çabalarının hızlandırılması gerekmektedir ve bu yönde temaslara devam edeceğimizi vurgularız.
Saygılarımızla,
KTOEÖS-KTÖS-DAÜSEN