“Gelecek Öğretmenlerin Eseri Olacaktır” diyen Atatürk eğitimin ve bunun temeli ve uygulayıcısı olan öğretmenlerin bir toplumun geleceğini şekillendirmede en önemli unsur olduğunu ortaya koymuştur.
Oysa Türkiye’de 12 Eylül cunta rejimi, aydın, ilerici çağdaş eğitimi savunan öğretmenleri bir bir katletmiş, yaptığını örtmek amacıyla da 24 Kasım’ı öğretmenler günü olarak ilan etmiştir. Bugün 24 Kasım öğretmenler günü olarak kutlanırken, Atatürk’ün işaret ettiği kamusal, çağdaş, fırsat eşitliğine dayalı, bilimsel, laik eğitim ortadan kaldırılmaya çalışılmakta, hak ve özgürlüklerden, demokrasiden, laik ve bilimsel dünya görüşünden yana olan öğretmenler verdikleri örgütlü mücadele karşılığında çeşitli şekillerde cezalandırılmakta, işlerinden edilmekte, ekonomik, sosyal ve özlük hakları gasp edilmekte, güvencesiz esnek çalıştırılmakta, eğitim sistemindeki tüm aksaklıkların sorumlusu olarak gösterilmekte ve toplum gözünde itibarsızlaştırılmaya çalışılmaktadır.
Türkiye’de 1950’lerde ilerlemeye başlayan muhafazakâr dini ideoloji, 2002’den itibaren hızlanmış, eğitim sisteminin laik temellerden arındırılıp yeni bir ideolojinin yerini alması tasarlanmıştır. Tasarlanan bu eğitim sistemiyle, insan hakları, demokratik, laik, çağdaş toplum yapısı ortadan kaldırılmış, muhafazakâr, dindar, kindar nesillerin devlet eliyle yetiştirilmesi hedeflenmiştir. Örneğin bazı önemli tarihi olaylar, Atatürk ve İsmet İnönü gibi cumhuriyetin kurucu isimleri, evrim teorisi, müfredattan çıkarılmış, evrensel değerler yerine değerler eğitimi ile eğitim eleştirel düşünmeyi öğretmekten uzaklaştırılarak resmi bir ideolojiyi dikte etmeye yönelik bir hale getirilmiştir.
Türkiye’de yürürlüğe konmuş bu neoliberal görünümlü, gerici, teslimiyetçi, çağdışı politikalar Kıbrıs’ın kuzeyinde de dayatmalarla sürdürülmeye çalışılmaktadır.
Bilimsel, laik eğitimden uzaklaşılarak anayasa ve milli eğitim yasamıza aykırı müfredat içerikleri uygulanmakta, öğretmen ataması yapılmakta, küçük yaştaki çocuklarımızın camilerde, tarikat yurtlarında kuran kursu gerekçesiyle beyinlerinin yıkanmasına göz yumulmakta ve hatta olanak sağlanmaktadır. Kamusal eğitimin ve aydın öğretmenin mücadele gücü olan sendikalarını ortadan kaldırmak için yandaş sendika kurdurulmakta, yasalar çıkarıp öğretmenleri bölerek gücünü zayıflatmak hedeflenmekte, göç yasasıyla geçim derdine düşürerek öğretmeni örgütsüzleştirmek, diz çöktürtmek için her türlü asimilasyoncu baskıcı dayatmalara başvurulmaktadır.
Toplumumuz, tarih boyunca, büyük mücadelelerle toplumsal varlığını sürdürmüş, kendi dinini, kültürünü, dilini, benliğini korumuş, değerlerine sahip çıkmıştır.
Değerlerimiz ve toplumsal yapımız her türlü takiyye ve misyonerlik çalışmalarıyla dönüştürülmeye çalışılmaktadır.
Okul yapılmamakta, kaynaklar, kadrolar kısıtlanmakta, buna karşılık camiler, külliyeler açılmakta, gençlerimiz atanma beklerken görevlendirme öğretmen getirilmektedir.
Öğretmenlerin iş yükü artırılmakta, eksik altyapılar, kitaplar, kalabalık sınıflar, güncellenmeyen tüzük ve yasalar, yapılmayan özel eğitim ve rehber öğretmen yasaları, bu branşlarda yapılmayan atamalar gibi sorunlarla baş başa ve tamamen desteksiz bırakılmakta, yasal hakları toplum önünde sorgulanır hale getirilerek itibarsızlaştırılmaya çalışılmakta, sosyal güvensizlik, göç yasası gibi yasalarla yok edilmek istenmekte ve hatta bu yasanın devamını ve hiçbir iyileştirme yapılmayacağı dayatması protokolün 1. Maddesi olarak yerini almakta ve hükümet edenler bunun altına imza atmakta, yerine getireceği taahhüdü vermektedir.
Her öğretmenler gününde öğretmene methiyeler düzen siyasilere sormak lazım;
ÖĞRETMENLERE, GENÇLERİMİZE VERDİĞİNİZ DEĞER BU MUDUR?
Aydın Öğretmenler; özgür, aydın, onurlu, laik öğretmen Atatürk’ün, Latin alfabesinin başöğretmenliğini yaptığı gün olan ve öğretmenler günü olarak kutlanan 24 Kasım’da O’nun laik bilimsel eğitim, insan hakları, demokrasi, çağdaş toplum, özgür ve toplumsal statüsü tartışılmayan öğretmen ilkelerinden yana olmaya ve savunmaya devam edecektir.
Kıbrıs Türk toplumunun çağdaş, laik toplum yapısını dönüştürmeye çalışan dayatmalara,
eğitime, öğretmen haklarına yapılan saldırı ve dayatmalara karşı boyun eğmeyecek,
mücadeleyi sürdürecek, bilim yolunda, çağdaş değerler uğrunda
gelecek kavgası, varoluş kavgası vermeyi sürdürecektir.
Pakistan’da Taliban’a boyun eğmeyen ve eğitimde toplumsal cinsiyet eşitliğini savunan 17 yaşında Nobel Barış Ödülünü alan genç aktivist Malala Yousafzai’nin söylediği gibi:
“Bir çocuk, bir öğretmen, bir kitap ve bir kalem Dünyayı değiştirebilir”
Selma Eylem
Başkan
Yönetim Kurulu (a.)