Ülkemize AKP eliyle dayatılan 2016-2018 paketi de ekonomik olmaktan öte SİYASİ ve amaçlıdır. Yeni bir dayatmayla karşı karşıyayız. Siyasi, kültürel, sosyal, enerji, eğitim, yargı ve her alanda Kıbrıs Türk Toplumunu teslim alma politikalarının yazılı ve baskıcı yeni bir modelidir. İMF’nin birçok ülkeye dayattıklarından farksız ve daha baskıcıdır. Yaratılan rejimin devamı istenmektedir.
Yıllardır onlarca paketi bu ülkeye dayatan ve teslimiyetçi politikalarla bu paketleri uygulayanların niyeti 2016-2018 paketi ile daha da anlaşılır, görünür olmuştur. Sözde ekonomik istikrar, verimlilik yapılandırma gibi süslü kelimelerin ardında siyasi, ideolojik, rantçı bir yapının adımlarını tamamlama gayreti vardır.
Gazinolar, bet ofisler, kumarhaneler, gece kulüpleri, oteller, üniversiteler, limanlarla AKP şirketlerini Kıbrısın kuzeyine monte eden anlayış Kıbrıs Türk toplumuna yıllardır uyguladığı paketlerle önce üretimden koparmış sonra ise fakirleştirmiştir. Sömürgeci bir anlayışla davranılmış GKK, Merkez Bankası, Polis, İtfayiye gibi kurumların yönetimi tamamen ele geçirilmiştir. Kurdurulan vakıf, dernek ve tüm kurumlarla birlikte baskıcı, kontrol edici, siyasete yön verici hale gelinmiştir. Bu gün halk iradesi dediğimiz meclis bile bu politikanın esiri durumuna gelmiştir. Şu anda KKTC’nin olmayan demokrasisinin kırpıntıları bile kontrol edilir duruma gelmiştir. Yeni yasalarla açık hava hapishanesi yaratılmak istenmektedir. Kurulan her HÜKÜMET TC ELÇİLİĞİ ve BÜYÜK, YANDAŞ SERMAYENİN REHİNESİ YAPILMIŞTIR.
Son pakette açıkça yargı, eğitim, kültür, sosyal hayata, ciddi müdahaleler yapılmaktadır. Halkın elinde kalmış son kurumların, mülklerin sorunsuz devrinin, SENDİKALARIN, kooperatiflerin bitirilmesinin, halkın daha da fakirleştirilmesinin, saygın hiçbir mesleğin, çalışan hiçbir kurumun, kamusal yapının ayakta kalmasının mümkün olamayacağı açık dayatması yapılmıştır. Sadece NÜFUS dayatması kabul edilse bile barış görüşmeleri de bitmiş olacaktır. Bu paket AKP ve onun işbirlikçilerinin ikiyüzlü, Takkiyeci anlayışlarının açık ifadesidir. Bu paket EKONOMİK değil tamamen ideolojik ve siyasidir.
Spesifik olarak eğitimdeki dayatmalar uygulanan siyasi, ideolojik politikaların kalıcı hale gelmesi için paralel uygulanan politikalardır. Fakirleştirilen, mülksüzleştirilen, baskıcı, anti demokratik yapılarla sindirilmeye çalıan halka daha muhafazakar, bilim dışı doğmatik bir eğitimin dayatılması, vakıflar, din işleri gibi yeni kurumlarla, muazzam paralarla toplumun kontrol edilerek belli bir kültürlemeye sistematik bir şekilde tabii tutulması bundandır. Ahireti hedefleyen, cemaatlaşan, edilgen , muhafazakar bir toplum yapısı, belirli bir mezhebin ruhbanlaşmış, ayrıcalıklı her konuyu bilen din adamları, din istismarlığı oluşturulmak istenen yeni yapının kalıcılaşması için adım adım ileri götürülmektedir.
Özellikle KTOEÖS’e yapılan linç girişimleri paketle daha iyi anlaşılmıştır. Toplumun aydın, mücadeleci kesimleri yok edilerek, siyasi yalakalarla bu proje hayata geçirilmeye çalışılmaktadır.
Son pakette yalan rakamlar ortaya konularak öğretmen ihtiyaçlarını giderme yöntemi olarak öğretmenlerin tümünü GÖÇ yasasınında eşitlemek, yaşı 65’e çıkarmak, çalışma koşullarını ağırlaştırmak oluşturulacak NORM kadrolarla, siyasi kadrolaşmayı sağlamak, bu kadrolaşmaların yanında öğretmenlerin kaderini Siyasilerin eline vermek, dolayısıyle örgütlü, onurlu duruş yerine öğretmeni YALAKALIĞA itmek, norm kadrolarla her dersi veren öğretmenler yaratarak öğretmen açığı oluşmamasını sağlamak, meslek liselerini sadece işverenlerin ucuz işgücü elde edeceği pratik sanaatlara dönüştürmek, öğrenci burslarını kesmek, taşıma ve diğer giderleri yok etmek, atölyeleri kapatmak, seçmeci-elemeci sınav modelleri ve standartlaşmayı eğitim sisteminin her kademesine yaygınlaştırarak eğitimi tamamen METALAŞTIRMAK niyeti açıkça bellidir. OECD örnekleri hem yanlış verilmekte hem de sadece istenilen alanlar seçilerek örtü oluşturulmak istenmektedir. Mesela OECD’ye göre öğretmen statüsü, maşları, öğrenci başına harcanması gereken miktar, okulların ergonomik, hijyenik, alanları v.s den hiç bahsedilmezken yalan ve yanlış bir şekilde öğrenci başına düşen öğretmen miktarını veri olarak alıp bu politikalarına kılıf uydurmaya çalışmaktadırlar.
BU PAKETİ DAYATAN AKP de uygulamaya sokacak olan işbirlikçi HÜKÜMET de Kıbrıs Türk Toplumuna İhanet etmiş olacaktır.
Yeter diyoruz, Sessiz kalmayacağız.
Tahir GÖKÇEBEL
Başkan
Yönetim Kurulu a.