Çalışanların hiçbir hakkının olmadığı bir düzende yaşanan ölümlerden yönetici olduğunu zanneden bekçileri sorumludur.
Asgari ücreti sefalet ücretine döndürmek için sermayeyle kol kola giren hükümet yetkilileri, iş çalışma güvencesine, sendikalaşma ve toplu sözleşme hakkına gelince maalesef her türlü sorumsuzluğu göstermektedirler. Çocuklarına, ailesine bir somon ekmek götürmek için sabah 6.00’dan gece 18.00’e kadar 12 saat, hatta daha da fazla çalıştırılan işçilerin her gün ölüyor olması rastlantı değildir.
Sermayeye vergi affı, arazi kirletme affı, güvencesiz kaçak çalıştırma gibi imtiyazlar tanıyan hükümetler, çalışanlar için kıllarını kıpırdatmıyorlar. Hiçbir hükümet samimiyetle Toplu Sözleşme ve Sendika Hakkının zorunlu yasallaşmasını, güvence altına alınmasını ve tüm çalışanlara güvence sağlanmasını samimiyetle sermayenin önüne koyamıyor. Kıbrıs’ın kuzeyinde oluşturulan rejim, maalesef zavallıların ölmesi, sürünmesi için dizayn edilmiştir.
Her gün bir emekçi güvencesiz, denetimsiz, köle gibi çalıştırılırken hayatını kaybediyor. Şov dışında bir şey yapmadığı, sorumluluk yüklenmediği gibi siyaseti geçim kapısına dönüştüren ve güçlü sermaye ile aşk yaşayan siyasetörler maalesef var olan sendikalara da saldırmayı görevleri gereği yapıyor, çözüm istemeyerek düzenin aynen devam etmesini sağlamaya çalışıyor.
Asgari ücretliyi, çalışanları köleleştirme karşılığı sermayeye sağladıkları avantajlarla, cenaze, düğün, dernek ziyaretleri, vaatler, peşkeşlerle he dönem milletvekili olanların bir somon ekmek için skaloşadan düşen, beton mikserinde parçalanan işçiler için bugüne kadar ne yaptıklarını bilen var mı?
Hiçbir sorunu çözme becerisi göstermeyenler insanlarımıza ölüm, açlık, kölelik, örgütsüzlük dayatırken ahreti önermesi manidardır. Varsa bunun suçu, günahı Ahrette mi olacaktır?
Tahir GÖKÇEBEL
Başkan
Yönetim Kurulu (a.)