EĞİTİM SİSTEMİMİZ TAHAKKÜMDEN KURTARILMALIDIR

0
168

Aylarca devlet okullarının sorunsuz açılması için mücadele ediyoruz.  Sendikalarımız Eğitim Bakanlığı ile birçok görüşme yapmakta, yazılı-sözlü birçok öneri yaparak, günlerce çalışmalara katılmaktadır. .

Maalesef iki sendikamızın katkılarını, öğretmenlerin görünür-görünmez emeğini hiçleştirmek için yoğun bir çaba ve karalama ile karşı karşıyayız. Bunca çabaya rağmen maalesef yüzlerce sorun içerisinde cebelleşen öğretmenlerimiz ve devlet okulları her eğitim yılına yüzlerce sorunla birlikte başlatılmaktadır.

Bilimsel, demokratik, laik, parasız ve nitelikli kamusal eğitimden vazgeçilmiştir. TC’den ithal edilen eğitim sistemi dünyanın en başarısız, gerici, sorunlu eğitim sistemleri arasında yer almaktadır. Ülkemizde eğitim gerici figürlerle donatılmış, parayla satın alınan bir mala çevrilmiştir. Seçmeci-Elemeci sınav modelleri ile eğitimi, kültürü günümüzde sadece ayrıcalıklı aileler satın alabilmektedir. Ayrılıkçı, ırkçı, cinsiyetçi, gerici bir eğitim sistemi TC’den ithal edilmiştir. Dindar, kindar, itaatkâr nesiller yetiştirilmek için cami, külliye, tarikat yurtları yapımı hızla devam ettirilmekte; spor, kültür etkinlikleri tamamen TC kontrolüne geçecek şekilde “Koordinasyon Ofisine” bağlanmaktadır. Devlet okulları bilinçli olarak finanse edilmemektedir. Yıkılma tehlikesi altında 1974’ten kalma bina, sıra, sandalye, depo, su boruları, tuvalet, sorunlu elektriğe sahip onlarca okul halkın çocuklarına eğitim vermeye çalışmaktadır.

Asimilasyoncu, entegrasyoncu nüfus politikaları gereği olarak birçok okulda sınıf yapımından dolayı oyun alanı kalmamıştır. Kasıtlı olarak öğretmen fazlalığı var politikaları estirerek her yıl onlarca okul müdürsüz, muavinsiz, öğretmensiz, atölye-bölüm şefsiz, hademesiz, sekretersiz eğitim yılını tamamlar duruma getirilmiştir. Öğretmen, eğitim sorunları altında ezilmektedir. Çift kadro uygulaması, düşük maaş, sosyal şartlara sahip çalıştırılmakta ve hiçbir destek görmeden eğitim vermesi beklenmektedir. Öğretmenler geçim derdine sokulmuş, moral motivasyonu düşürülmüş, Göç Yasasına mahkûm edilmiş, beceriksiz politikalarla eğitime sürekli siyasetin müdahaleleri ile öğretmenlik mesleğinden soğutulmaya çalışılmaktadırlar.

 

  • Eğitim Bakanlığı tahakküm altındadır: Kıbrıs Türk Eğitim sistemi çağdaş, laik, bilimsel, demokratik, parasız ve kamusal bir nitelikte kurgulanmıştır. Anayasa ve yasalarımız da bu yönde tanımlar yapmaktadır. Oysa bugün misyonerlik faaliyetleri gereği eğitim, gerici bir hale getirilmiştir. Eğitim Bakanlığı TC Elçiliğinin 3. sınıf eğitim müşavirleri ile işbirliği yaparak bazı bürokratlar tarafından yönetilmeye çalışılmaktadır. Eğitim bakanlığı TC’den misyonerlik için gönderilen kadrolar ve TC Elçiliğinin Eğitim Müşavirleri tarafından işgal edilmiştir.

 

  • Öğrencilere Destekleme, ve Yönlendirme Yapılamamaktadır: Kolej Sınavları, YGS, GCE, A Level, gibi seçmeci-elemeci sınavları kazanmak artık zengin ailelerin parasal gücüne bağlı hale getirilmiştir. Eğitimde sınıfsal olarak ciddi bir eşitsizlik oluşmuştur.Öğrencilerin süreç içerisindeki başarılarının değerlendirerek, başarılı oldukları alana yönlendirme yapan bir eğitim sistemi yerine, çocuklarımız seçmeci-elemeci sınavlarla elenip istediği okula gidememekte ve dershanelere mahkûm edilmektedir.Hiçbir şekilde desteklenmeyen çocuklarımız her yıl Bakanlar Kurulu kararları ile siyaseten geçirilerek üniversitelerin müşterisi durumuna getirilmektedir. Adalet ve hakkaniyet değerleri törpülenmektedir. Geleceğin en önemli kaynağı gençlik işsizliğe itilerek plansızca heba edilmektedir.

 

  • Eğitim, Üretimden, Gerçeklikten Koparılmıştır; Aktif, Yaratıcı, Sorgulayan, Demokrat Bireyler Yetiştirme Amacından Saptırılmıştır: Öğrenciler amaçsız ve hedefsiz hale getirilmiştir. Okullar, öğrenciler yönsüz, hedefsiz bırakılmış, hiçbir şekilde geleceğe doğru hazırlanmamaktadırlar. Öğrenciler adeta çocukluk özelliklerini kaybeder durumuna getirilmişlerdir. Hiçbir kazanım ve gelecek hedefi gözetilmeden, ezberci sistem içinde tutulan  çocuklarımız harcanmaktadır. Gençler mutsuzluğa, işsizliğe ve çaresizliğe itilmekte, sorsun çözemez, dayatma bir eğitime maruz bırakılmaktadır. Eğitimin esas amaç ve hedefti olan nitelikli, meslek sahibi, mutlu birey yetiştirmekten saptırılmıştır.

 

  • Irkçı, Şöven, Dinci, Cinsiyetçi, Gerici Gençlik Yetiştirilmektedir: TC ile paralel götürülmeye çalışılan eğitim müfredatlarının içeriği, yerel olmaktan çıkartılmış, üretimi desteklemeyen bir yapıya kavuşturulmuş ve de gittikçe muhafazakârlaştırılarak Kıbrıs Türk Eğitim Sisteminin amacını değiştirmiştir. Uzun vadede ikili eğitim sistemini yaratacak olan ilahiyat okulunun açılması Kıbrıs Türk eğitimine, toplumuna çok büyük zarar verecektir. AKP dizaynı eğitimde öğrencilerin hedef belirsizliği ve program kargaşası ciddi bir sorun olarak eğitim sistemini etkilemektedir. AKP’nin ideolojik projesi, kindar, muhafazakâr, dindar, itaatkâr bir nesil için eğitim yeniden şekillendirilmiştir. Öğretmen ve öğrenciler ciddi anlamda bu sistemin figüranı olmaya zorlanmaktadır.

 

  • TC’li Öğretmen İstihdamları Kanayan Yaradır: Master, Doktora, Lisans düzeyinde binlerce işsiz ve iyi yetişmiş öğretmen adayı ülkemizde varken yüzlerce aynı branştan TC’li öğretmenin istihdam edilmesi eğitim sistemimizi, gençleri heba etmeden başka bir şey değildir. İdeolojik ve asimilasyoncu bu anlayışın okullarımızdaki çalışmalar çatışma noktasına gelmiştir. Özellikle din öğretmenleri gittikçe okullara hakim olmaya çalışmaktadır.
  • Öğretmenlik Mesleğinin Statüsü Düşürülmüştür: Öğretmenin statüsü düşürülmüştür; siyasi amaçlı şaibeli geçici öğretmen alımları yapılmaktadır. Aynı işi yapan ve farklı maaş ve özlük hakları altında çalıştırılan öğretmenlerimiz arasında adalet bozulmuştur. TC’deki öğretmenlerden daha düşük maaşla çalıştırılmaktadırlar. Binlerce kilometre kat eden, lojmanı olmayan, farklı yasalara tabii tutulan, farklı ve düşük maaş alan, yolluğu olmayan, mesleğinde desteklenmeyen öğretmenlerin eğitimdeki moral ve motivasyonu oldukça azaltılmıştır. Öğretmenler sürekli aşağılanmakta, sistemin suçlusu gibi gösterilmekte, hakları budanmaktadır. Sürekli öğretmenin alanına siyaseten çizmelerle girilmektedir.

 

  • Ücretsiz Kamusal Eğitim Hakkı Bitirilmiş, Fırsat Eşitsizliği Üst Noktadadır: Eğitim paralı hale getirilmiştir. Seçmeci, elemeci sınavların yaygınlaştırılması ve tek alternatif yapılması ile özel okul, dershane, özel ders teşvik  Seçmeci-elemeci anlayışın her kademeye yayılması bilimsel, demokratik, çağdaş, parasız ve nitelikli eğitimi yok eden ezberci bir sistemi ve özel dersi fazlaca teşvik eden noktaya gelmiştir. Eğitim de sağlık gibi parası olana verilecektir. Okullar demokratik eğitim, çağdaş insan yetiştiren kurumlar olmak yerine muhafazakâr, edilgen yurttaş yetiştirecektir. Özellikle devlet okulları gittikçe niteliksizleştirilmek istenmektedir. Bu Kamusal Eğitime yönelik planlanmış bir katliamdır.

 

  • Devlet Okullarının Tek Kuruş Bütçesi Yoktur: Eğitim için ayrılan bütçenin yaklaşık %85’i özel okullara aktarılmaktadır. Devlet okullarının tek kuruş bütçesi yoktur. Devletin okullarına giden çocuklarımıza öğrenci başına tek kuruş harcama yapılmamaktadır. Mevcut işleyiş, okul aile birliklerinin ve okul yöneticilerinin okul bütçesi yaratmak için bütün enerji ve zamanını harcayarak yürütülmektedir. Velilerden para söğüşlenmektedir. Okul yöneticileri dilenci pozisyonuna düşürülmekte, yasa dışı kayıt ücreti almak zorunda bırakılmaktadır. Devlet adeta okulları velilerden para koparan gizli özel okullar haline dönüştürmüştür.

 

  • Okul Altyapıları Yetersizdir: 1974’ten kalma, yıkılmak üzere olan okullar yerine cami, külliye yapımına kaynak aktarılmaktadır. Devlet okullarının altyapıları ihmal edilmekte, herhangi bir standarda ulaşma hedefi taşımamaktadır. En temel ihtiyaçtan mahrum edilmiş devlet okullarında yeterli tuvalet, el sabunu, hademe, öğretmen, müdür, A4 kâğıdı, salon, saha bulunmamakta, diğer taraftan 40 öğrenciden oluşan sınıflarda eğitim yapılmaya çalışılmaktadır. Buna karşın yıkılma tehlikesi ile karşı karşıya onlarca okul mevcuttur. Özel okullar devletten aldıkları katkılarla albenilerini artırmakta, daha pahalı müşteri bulma yolları açılmaktadır.

 

  • Eğitim Bakanlığının Yapısı Sorunları Çözemez Haldedir: Eğitim Bakanlığının yapısı eğitimdeki sorunların üstesinden gelinmeyecek hale sokulmuş, var olan anlayışla hiç bir planlama yapamaz duruma getirilmiştir. Sürekli hükümet ve bürokratlar değişmekte, eğitimle sürekli bilinçsizce oynanmaktadır. Eğitimi mahveden siyasi atamalar sadece siyasi yatırım amaçlı yapılmakta ve eğitim siyasi çıkarlara heba edilmektedir. Eğitim Bakanlığında teknik çalışma, geliştirme, denetleme, istatistikî veri toplama ve yorumlama gibi eğitimin gelişmesini sağlayacak çalışmaları yapacak yapı ve kadrosu kalmamıştır. Eğitim Bakanlığı tükenmişlik sendromu yaşamaktadır. Planlamak, kadrolamak, sorun çözmek yerine sorun üretmektedir. Eğitim Bakanlığının tüm kadroları eksik, istatistik, araştırma-geliştirme gibi çağdaş birimleri olmayan hantal bir yapısı oluşmuştur. Bu yapı sorun çözmek yerine sorunlar yumağına dönüşmüştür. Eğitim denetimi, planlaması, yürütülmesi yapılamayacak durumdadır.

 

  • Burslar Fakir Çocuklar İçin Değildir: Burslar fakir öğrencileri desteklemekten çok torpillere, adam kayırmacılıkla kaynak olarak kullanılmaktadır. Yüklü para kazanan ve bunu gizleyenlerin çocukları burslu okutulmakta, buna karşın geliri sabit olanlar çok kazanıyor denilerek cezalandırılmaktadır.

 

  • Tüm Öğretmenlerin Yetiştirilmesi Devlet Eliyle ve Programlı Yapılmamaktadır: Öğretmen yetiştirilmesi ve istihdamları bir türlü şaibelerden kurtulamamıştır. Devlet öğretmen yetiştirmeden vazgeçmiştir. Üniversiteye giriş kontenjanları objektif sistemlerden çok siyasi açıkgözlerin kaptığı rüşvetler haline getirilmiştir. Öğretmen istihdamlarının biçimi ve şekli değişmelidir, var olan sistemde yapılan sınavların şaibeleri ortadan kaldırılacak önlemler alınmalıdır.

 

  • Öğretmen Angarya Çalıştırılmaktadır: Öğretmen maşları Türkiye maaşlarının altına düşürülmüştür. Göç Yasası ile öğretmenlik mesleği köleliğe dönüştürülmüştür. Türkiye’de 15 ders üzerinde derse giren öğretmenlere ek ücret ödenmekte oysa bizde ek mesai gerektiren hiçbir hizmet öğretmene ödenmemekte, öğretmenler angarya çalıştırılmaktadır. Yanlış istatistiki bilgilerle öğretmen sürekli çalışmaz gösterilerek, dünyanın en zor mesleğini yapmasına rağmen aşağılanmaktadır. Bugün eğitimde sorunlar gittikçe artmakta, bu sorunların çözüm yükü sadece okul idarelerinin ve öğretmenlerin üzerine yığılmaktadır.

 

  • Okul Yönetim Anlayışı Demokratikleşmelidir: Okullar çağdaşlıktan uzak, hedefsiz bırakılmıştır. Hedefsiz okullarda sınavla, belgeyle, okul yöneticileri atanmaktadır. Devlet okulları çağdaş bir anlayışla geleceğin gençlerini yetiştirmeli, okul yönetim anlayışı demokratikleşmeli, desteklenmeli bunun için de gelenekçi anlayış yerine yeni bir anlayışla dönüştürülmelidir.

 

  • Yasalar, Tüzükler Çağdışı Kalmıştır, Yeni Yasalara İhtiyaç Vardır: Mesleki Teknik Öğretim yasalarından, sınıf geçme sınav tüzüğüne, öğretmen atama-yükselme sınav tüzüğünden, disiplin tüzüğüne ve eğitim yasasına kadar birçok yasa, tüzük örgün eğitimin önünü açacak şekilde değişmeli ve uygulaması da takip edilerek sorunlu alanlar kalıcı bir şekilde çözülmelidir. Özel eğitim yasası, ilkokul öğretmenlerine PDR öğretmen istihdamına olanak veren birçok çağdaş yasa ve kadro gereği vardır.

 

  • Meslek Okulları: Mesleki Teknik Okulları amaçsız, hedefsiz hale getirilmiş, müfredatları ise günümüz ihtiyaçlarına uymamaktadır. Atölyeler kapatılmış, mesleği gerçek anlamda öğretemeyen ve sistem dışına çıkamayan bir duruma getirilmiştir. Öğrencilerin kalabalık sınıflara doldurulduğu ve verimli eğitim alamadığı okullara dönüştürülmüştür. Son dönemlerde AB hibeleriyle Mesleki Teknik Okullarının sistemleri incelenmesine rağmen esas sorunun yüksek kaliteli eleman yetiştirme değil, işgücünün ihtiyacı olan elemanların yetiştirilmesi gerektiği gerçeği göz ardı edilmektedir. Ayrıca işgücü kendilerine yetiştirilmiş, nitelikli eleman değil adeta köle aramakta, bu ise iş piyasasının ucuz iş gücünü seçerek mesleki teknik okullarından mezun olan çocuklarımızın güvencesiz, sendikasız çalıştırılmasını, işsizliğe itilmesini getirmektedir. Meslek Okulları ne kadar kaliteli olursa olsun ülke gerçekleri göz ardı edilmektedir. Büyük şirketlere yerli ve ilgili liselerden mezun istihdam yolunda yasal baskı yapılmalıdır.

 

  • Özel Eğitim ve Özel İhtiyaçlar Göz Ardı Edilmektedir: Engelli, özel eğitime, oryantasyona, PDR hizmetlerine muhtaç öğrenciler kaderine terk edilmiştir. Özel eğitim yasası kadroları bulunmamaktadır. PDR hizmetleri ilkokullarda verilmemekte, engelli çocuklarımız tamamen ailelerinin çabasıyla okula gelmekte, mülteci, yabancı, ve Türkçe bilmeyen çocuklar ise sınıflara doldurulmanın dışında hiçbir destek görmemektedir.

 

  • Kamusal Eğitim Finanse Edilmekten Vazgeçilmiştir: Özel okulların oranı gittikçe artmaktadır. Özel okullarda hizmet eden öğretmenler sigortasız, güvencesiz çalıştırılmaktadır. Özel okullar denetlenmezken, bütçeden de ayrıcalıklı bir şekilde desteklenmektedir.

 

  • Öğretmen Mesleğine, Örgütlü Yapısına Sistematik ve Bilinçli Saldırılar Yapılmaktadır: Aydın, demokrat tavrı ile Kıbrıs Türk Toplumuna her dönem öderlik etmiş öğretmenin kimliği ve statüsü bitirilmek istenmektedir. Göç Yasası gibi yasalarla öğretmenler kölelik şartlarına mahkûm edilmişlerdir. Öğretmenlerin değerlendirmeleri ve mesleklerine saygıyı, siyasi makamların müdahaleleri bitirmiştir. Eğitimde hiç desteklenmeyen, artan sorunlar altında çaresizce çırpınan öğretmenlerimiz, bir yandan da hedef yapılmaktadır. Bazı medyalarda, TC Elçiliğindeki tetikçi yapılarla sürekli öğretmenler aşağılanmakta, öğretmenlerin örgütlü yapısının bozulması için, itibarsızlaştırmak için ciddi sistematik saldırılar düzenlenmektedir. Özellikle TC Elçiliğinden beslene bazı çevreler öğretmen sendikalarına, onların liderlerine gizli, örgütlü saldırılar, sinsice ve bilinçli bir şekilde sürekli örgütlenmektedirler. Bu konuda TC Elçiliğinde birçok toplantı yapılmış, organizasyon düzenlenmiştir.

 

Saydığımız belli başlı sorunlar yanında yüzlerce sorun sıralamak mümkündür. Bu sorunların bitmesi için ülkemizde katılımcı bir yapıyla eğitimim anlayışı değişmelidir. İki öğretmen sendikasının 2014’te toplanan Eğitim Şurasına katkıları maksimum olmuştur. Bugün ortada Şura Kararları yokmuş gibi davranılmaktadır.  Eğitim siyasilerin oyuncağı, misyonerlik alanı olmaktan çıkarılmalıdır. Eğitimin her alanında yeni bir anlayışla dizayn edilmeye ihtiyacı vardır. Eğitim bir insan hakkıdır. Nitelikli, çağdaş, kamusal, parasız, demokratik, laik ve bilimsel bir eğitim anlayışı ilköğretimden üniversite kademlerine kadar yeniden dizayn edilmelidir. Bir ülkenin sorunlarının toplamının ortadan kalkması ancak böyle bir eğitim anlayışı ile mümkündür.

 

AKP ve TC Elçiliğini ve işbirlikçi konumuna getirilen UBP-DP Hükümetini uyarıyoruz.

 

Kamusal Eğitim, Devlet Okullarımız Sahipsiz Bırakılmayacaktır.

 

Öğretmenlerin ve Sendikaların Yok Edilme Güdüsü ile Hareket Edilmesine Müsaade Edilmeyecektir.

 

 

Tahir GÖKÇEBEL                                                                          Şener ELCİL

KTOEÖS Başkanı                                                                            KTÖS Genel Sekreteri