Ülkemiz eğitiminde çığ gibi sorunlar varken, öncelikli icraat olarak öğretmen haklarına saldırı ile uğraşmak, koltukta kalmak adına birilerine diyet borcunu ödemek için mi?
Yoksa Başbakanlık koltuğuna oturmak uğruna tasarruf adı altında eğitimi katletmek mi?
Eğitim öğretimdeki niteliği artırmak için öncelikli olarak yapılacak birçok şey varken ve bunların en ivedi olanlarından başlanarak, belli bir plan çerçevesinde sürdürülmesi gerekirken, bizim Eğitim Bakanlığımız bu noktadan çok uzaktadır.
Ülkemiz kamu eğitimine, son dönemde ilk ve ortaöğretim okulları kazandırılmıya çalışılmaktadır. Bu okulların yapılmasında devletin hiçbir katkısı olmamakta, hatta bu eğitim kurumlarını ülkemize kazandırmaya çalışan hayırsever vatandaşların işleri bizzat devlet tarafından sekteye uğratılmaktadır.
Devletin yapmadığı okulların, tamamlanamayan yol, su, elektrik altyapılarını nasıl tamamlayacağını düşünmek yerine, hayırsever vatandaş tarafından yapılan okullarla ilgili övünmekten kaçınmayan yetkililerimize ve özellike Sn. Çavuşoğlu’na sormamız gereken sorular vardır:
- “ Ülkemizdeki mevcut okulların durumundan haberiniz var mı?”
- “1974’ten sonra tam 48 senedir kapısı,penceresi dahi değiştirilmeyen , bir çivi çakılmayan okullarımız olduğunun farkında mısınız?
- “ Okullardaki fiziki ve diğer tüm noksanlıkların okul idarelerinin, Öğretmenlerin ve Okul Aile Birliklerinin çabalarıyla giderildiğini, idarecilerin maddi kaynak bulmak adına iş insanlarına adeta yalvarır pozisyonda olduklarını biliyor musunuz?
- “Bazı okulların yıkılmak üzere olmasından dolayı, oluşabilecek can ve mal kaybının sorumluğunu üstlenebilecek misiniz?”
Sn.Çavuşoğlu, öğretmen haklarını gasbetmek ve Atatürk Öğretmen Akademisinin kapanmasına yol açaçak kararları almaya çalışırken, biz de sizlere okullarımızın iç burkan görüntülerini yayınlamaya devam edeceğiz.
Nazım Çavuşoğlu tarafından halktan gizlenen “okullarımızın yıkılmaya ramak kalan durumlarını tüm toplumun ve kamuoyunun görmesini arzu ediyoruz.
Eğitim; her çağdaş dünya ülkesinde olduğu gibi uzun vadeli planlarla yürütülmelidir, öyle “ben bugün yasanın bu maddesini, yarın bir diğerini değiştiririm” demekle ne eğitim nitelikli hale getirilir,
ne de toplumsal gelişme sağlanır!
Bir kez daha, öğretmen haklarına yönelik atılacak adımların karşısında olacağımızı belirtir, tüm mücadelemizin ülkemizdeki eğitim öğretimin çağdaş standartlarda yapılması odağında bulunduğunu ifade etmek isteriz.
Ozan ELMALI
Başkan
Yönetim Kurulu (a.)