EBA İLE EĞİTİM SİSTEMİMİZE PRANGA TAKMANIZI KABUL ETMEYECEĞİZ!
Mart 2020’de tüm dünya gibi ülkemiz de Covid 19 salgını ile karşılaşınca eğitimde önemli bir eksiğimizi yaşayarak öğrendik. Bu eksiklik de Eğitim Bakanlığının “ Dijital Eğitim Platform”unun olmayışıydı.
Digital Eğitim Platformu ile, öğretmenlerin öğrencilere öğrenme kaynağını sunma, paylaşma, tartışma, dersleri yönetme, ödev verme/almaları, öğretmenlerin ve öğrencilerin etkinliklere kolayca ulaşmaları, , salgın hastalıktan dolayı yüz yüze eğitime ara verilmesinin zorunlu olduğu durumlarda eğitimin senkron ve asenkron olarak devam edebilmesi sağlanabilir.
Dijital eğitim platformumuzun olmamasından dolayı 2019-2020 eğitim öğretim yılının ikinci dönemi heba edilmiş oldu. Yaşanan kayıpların giderilmesi için 2020-2021 eğitim öğretim yılı 24 Ağustos 2020’de başladı ancak yanlış karantina politikaları nedeniyle yüz yüze eğitim planlanan tarihte başlayamadı. Bu süreçte Eğitim Bakanlığı bünyesinde yerel bir dijital eğitim platformunun oluşması için başta bilişim öğretmenlerimiz olmak üzere birçok öğretmen ve denetmen büyük bir emek ve özveri ortaya koydu. Öğretmenler bu eksikliği asgariye indirebilmek için öğrenciler ile WhatsApp grupları kurdu; zoom, jitsi meet vb video konferans programlarını önce öğrendiler sonra da öğrencilerine ulaşıp eğitimde yaşanan kayıpları gidermeye çalıştılar.
Tüm bunlar yaşanırken sendika olarak Eğitim Bakanlığına ve hükümete iki hususta birçok kez çağrı yaptık. Bunlar:
1) Öğrenciler arasındaki fırsat eşitsizliğinin bir an önce ortadan kaldırması gerekliliği
Tüm öğrencilerimizin tablet eksikliği, internete ulaşım vb. sorunlarının hızlıca giderilmesi gerekliliğini vurguladık. KTOEÖS olarak yaptığımız çalışmada ortaöğretimde 2500 civarı öğrencinin cihaz eksikliği, internet erişiminin olmayışından dolayı uzaktan eğitime ulaşamadığını tespit ettik. Bu eşitsizliğin ortadan kaldırılması için de bankamız ÖYAK ile birlikte tablet kampanyası başlattık ve 370 öğrenciye 12 Ekim 2020’de yüz yüze eğitime geçilmesine rağmen bu durumun uzun sürmeyeceğini öngörerek tablet dağıttık. Geçtiğimiz günlerde yine bankamız ÖYAK ile birlikte 90 tane tableti Eğitim Bakanlığına teslim ettik. Ne yazık ki yüz yüze eğitimin başlamasından sonra Eğitim Bakanlığı ve hükümet bizim hassasiyet gösterdiğimiz bu konuda gerekli adımları atmamış, hükümet bütçe ayırmamış, bir daha uzaktan eğitime geçilmeyecek gibi bir anlayışla hareket etmiştir. Yeniden uzaktan eğitime geçmek zorunda kaldığımız bu günlerde ortaöğretimde öğrencilerin %20’si hala uzaktan eğitime erişememektedir.
Öğrenciler arasında fırsat eşitliği sağlandığı zaman uzaktan eğitimde öğrenci yoklamalarının alınması daha adil, eğitim ise daha verimli olabilecek, gerekli tüzük çalışmaları ancak bu durumun gerçekleşmesi halinde mümkün olabilecektir.
2) Eğitim Bakanlığı bünyesinde dijital eğitim birimi oluşturulmalı
2020-2021 eğitim öğretim yılının başında çeşitli iletişim kanalları ile eğitimlerine başlayan öğretmenlere Eğitim Bakanlığı “moodle” uzaktan eğitim platformu üzerinden uzaktan eğitim faaliyetlerini sürdürmeleri çağrısında bulundu. Zümreler denetmenleri ile aylarca çalışarak merkezi bir müfredat oluşturdu ve merkezi ders içeriklerini ortaöğretimin birçok seviyesinde moodle sistemine aktardı. Okul idareleri ve bilişim öğretmenleri büyük bir özveri ile tüm öğrencilerin ve öğretmenlerin siteme kayıtlarının yapılmasını sağladılar. Birçok okulda bilişim öğretmenleri moodle sisteminin kullanımı konusunda kendi okullarındaki öğretmenlere eğitim verdiler.
Tüm bu özverili çalışmaların kalıcı olabilmesi ve daha da geliştirilebilmesi için Eğitim Bakanlığında “UZAKTAN EĞİTİM BİRİMİ”nin olması, bütçesinin oluşturulması gerekliliğini hep savunduk ve bu konuda baskı unsuru olduk.
Eğitim Bakanlığı ise Moodle tabanlı dijital platformun çalışmalarını hızlandırmak yerine yavaşlatmayı tercih etmiş ve tüm çalışmaları bir kenara iterek Moodle’ın yerini alması hedeflenen, uygulayıcısının kim olduğunu bilmediğimiz bir sistem olan “EBA”ya 9 milyon TL ödemiş ve 3 yıllık sözleşme imzalayarak her yıl yüklü bir rakam ödemeyi taahhüt etmiştir. Ödenecek olan bu miktar ile aylar önce başlatılan, Eğitim Bakanlığına ait olan platform tamamlanır ve tüm öğrencilerin tablet eksiği de giderilebilirdi. Sözleşme imzalanan şirket ile üç yıl sonra herhangi bir anlaşmazlığın yaşanması halinde ödenen milyonlarca lira boşa mı gidecek yoksa üç yıl sonra tamamen EBA’ya bağlanmış olduğumuz için söz konusu şirket önümüze ne koyarsa kabul etmek durumunda mı kalacağız? Bu ihtimallerin göz önünde bulundurulması ve yol yakınken bu yanlıştan dönülmesi gerekir.
Eğitim Bakanlığının tamamen kendi bünyesinde uzaktan eğitim biriminin oluşturulmasından NEDEN kaçınılıyor?
Kendi öğretmenimiz, idarecilerimiz, denetmenlerimiz , bilgi işlem personelimiz ile bugünkü noktaya getirilen Moodle sisteminin güçlendirilmesi yerine NEDEN yeni bir sistem ithal ediliyor?
BİZ EV SAHİBİ OLMAK İSTİYORUZ. PAHALI BİR VİLLAYA 3 YILLIĞINA KİRACI OLMAK İSTEMİYORUZ!!! TÜM EĞİTİM SİSTEMİMİZİN ÖZEL BİR FİRMAYA TESLİM EDİLMESİNİ VE HER YIL MİLYONLAR ÖDEYECEK ŞEKİLDE EĞİTİME PRANGA TAKILMASINI KABUL ETMEMİZ MÜMKÜN DEĞİLDİR!
HASAN SOYER
EĞİTİM SEKRETERİ
YÖNETİM KURULU (a.)