1 Haziran Dünya Çocuk Günü tarihçesine bakıldığı zaman bu fikrin 1925 yılında Cenevre’de yapılan Çocukların Refahı için Dünya Konferansı’ndan sonra ortaya çıktığı görülür. 54 ülkenin katılımıyla gerçekleştirilen bu konferansın sonunda kabul edilen Çocukların Korunmasına Dair Cenevre Bildirgesiyle, yoksulluk, çocuk işçiliği, eğitim gibi konulara kamuoyunun dikkatinin çekilmesi, çocuklar arasında ortak duygular oluşmasının sağlanması, onların mutlu olmasını ve ulusların barış içinde yaşama özlemlerinin pekiştirilmesi amaçlanmıştır.
Ne yazık ki, 1 Haziran tarihinin 21 ülkede olmak üzere dünyada en yaygın Çocuk Günü olmasına rağmen ve bu günün kabul edilmesinin üzerinden neredeyse bir asır geçmesine rağmen günümüzde bu bildirgeyle amaçlananlar gerçekleşmemiştir. Ortadoğu’da yaşanan savaşlar sonucunda Avrupa ve Türkiye’ye göç etmek zorunda kalan aileler ve binlerce çocuk, mülteci kamplarında yaşam mücadelesi vermektedir. Temel ihtiyaçlardan beslenme, hastalık gibi önlenebilir durumlardan binlerce çocuk ölümü yaşanmaktadır. Eğitim, sağlıklı yaşam gibi temel insani haklardan yoksun olarak yaşamlarını sürdürmeye çalışan çocuklar – yaşanan travmalardan ömür boyu olumsuz yönde etkilenmektedirler.
1. Dünya Savaşı sonrasında hızla gelişen ve küreselleşen Kapitalist ekonomi, rekabet ortamı yaratmış az gelişmiş ve yeni gelişen ülkelerin bu ortama katılabilme, rekabet edebilme çabası ucuz işgücü alternatifini ortaya çıkarmıştır. Sosyal hakları tam oluşmamış, eğitim düzeyi düşük, yaşam standartları dünya standartlarının altında olan bu insanların oluşturduğu hane halkları, yaşamlarını sürdürebilmek için tüm bireylerini ekonomiye dahil etmek durumunda kalmıştır. Hukuki düzendeki bozukluklar buna engel olamamıştır. Birçok araştırmaya göre bugün dünyada 300 milyon civarında çocuk işçi bulunduğu ve bunların daha çok gelişmekte olan ülkelerde çalıştırıldığı tespit edilmiştir. Türkiye’de, kapitalizmin büyük sömürüsü altında, kayıt dışı ve düşük ücretle ve kötü koşullar altında çalıştırılan 1 milyon civarında çocuk işçi olduğu yine çeşitli araştırmalar sonucu belirlenmiştir.
Gelir dağılımındaki adaletsizliğin doğurduğu çocuk işçiliği ülkemizde de çocuk hakları ihlallerinin başında gelen sorunlardan biridir. Çocuk işçiliğinin yanında, çocuk suçluluğu, çocuk istismarı da ülkemizde çocuklarla ilgili ön planda olan konular arasındadır. Göçmen çocuklar, engelli çocuklar, kimsesiz, korunmasız çocuklar ve mülteci çocuklar çeşitli ihlallere maruz kalmaktadırlar. 1996 yılında uluslararası çocuk hakları sözleşmesi meclisimizde onaylanarak iç hukukun parçası haline getirildiği halde sözleşme gerekleri etkin bir biçimde hayata geçirilmemektedir.
Son yıllarda Türkiye’de siyasi iktidar eliyle eğitimin laik- bilimsel bir temelde örgütlenmesi yerine dini kurallara göre biçimlendirilmesine yönelik uygulamalara ve düzenlemelere tanık olmaktayız. Bunlar eğitimin tüm kademelerinde ve günlük yaşamın her alanında etkisini artırarak sürdürmektedir. Henüz oyun çağında olan, soyut ve somut yetileri gelişmemiş çocuklara din ve inanç alanıyla ilgili son derece hassas olan konularda zorunlu eğitim verilmesi çocukların kişisel gelişimi açısından sakıncalı olmasının yanında net bir şekilde inanç istismarı ve çocuk hakkı ihlalidir.
Ne yazık ki günümüz Türkiye’sinde AKP iktidarının ‘dindar ve itaatkâr nesil yetiştirme’ politikalarıyla ilgili uygulamalarına, konuyla ilgili kurumlarda başta Ensar Vakfı olmak üzere ülkede yaşanan cinsel istismarların üzerini örtmeye yönelik açıklamalarının cinsel saldırı ve istismarların artmasına yol açtığına tanık olmaktayız. AKP iktidarının bizlere, Kıbrıs’ın kuzeyine de dayatmaya çalıştığı bu politikalarla talep var gerekçesiyle geleceğin itaatkar, dindar, kindar nesillerini sermaye için köleleştiren ve gelecekte öngördüğü toplum modelini kabul etmiyoruz.
1 Haziran Dünya Çocuk Günü vesilesiyle bir kez daha hatırlatırız ki eğitimin tüm kademelerinde niteliğinin yükseltilmesi, çocukların özgüvenli, özgür, eşit ve sağlıklı bireyler olarak yetiştirilmesi için herkese eşit, parasız, bilimsel, laik ve kamusal eğitimin sağlanması mücadelesinden asla vazgeçmeyeceğiz. Çocuklarımızın siyasi- ideolojik hedefler doğrultusunda istismar edilmesine Eğitim Sendikası olarak asla sessiz kalmayacağız.
Bu mücadelemizin bir parçası olarak Mülteci Hakları Derneğiyle işbirliği içerisinde gönüllü öğretmenlerimizle iki aydır sürdürmekte olduğumuz adamızın kuzeyindeki mülteci çocuklarımızla resim ve müzik çalışma atölyeleri gerçekleştirdik. 1 Haziran Dünya Çocuk Hakları Günü, 12 Haziran Dünya Çocuk İşçiliğine Karşı Mücadele Günü ve 20 Haziran Dünya Mülteci Hakları Günlerine farkındalık yaratmak amacıyla yapılacak olan sokak sergimizin çağrısı ilerleyen tarihlerde kamuoyu ile paylaşılacaktır.
Saygılarımızla,
Selma EYLEM
Mali Sekreter
Yönetim Kurulu (a.)