Çocuklarımızın Kamusal, Nitelikli Eğitim Hakkından Asla Taviz Vermeyeceğiz

0
187

1 Haziran tarihinin 21 ülkede olmak üzere dünyada en yaygın Çocuk Günü olmasına rağmen ve bu günün kabul edilmesinin üzerinden neredeyse bir asır geçmesine rağmen günümüzde bu bildirgeyle amaçlananlar gerçekleşmemiştir. Ortadoğu’da yaşanan savaşlar sonucunda  göç etmek zorunda kalan aileler ve binlerce çocuk, mülteci kamplarında yaşam mücadelesi vermektedir. Temel ihtiyaçlardan beslenme, hastalık gibi önlenebilir durumlardan binlerce çocuk ölümü yaşanmaktadır. Eğitim, sağlıklı yaşam gibi temel insani haklardan yoksun olarak yaşamlarını sürdürmeye çalışan çocuklar – yaşanan travmalardan ömür boyu olumsuz yönde etkilenmektedirler.

Gelir dağılımındaki adaletsizliğin doğurduğu çocuk işçiliği ülkemizde de çocuk hakları ihlallerinin başında gelen sorunlardan biridir. Çocuk işçiliğinin yanında, çocuk suçluluğu, çocuk istismarı da ülkede  çocuklarla ilgili ön planda olan konular arasındadır. Göçmen çocuklar, engelli çocuklar, kimsesiz, korunmasız çocuklar ve mülteci çocuklar çeşitli ihlallere maruz kalmaktadırlar.  1996 yılında uluslararası çocuk hakları sözleşmesi meclisimizde onaylanarak iç hukukun parçası haline getirildiği halde sözleşme gerekleri etkin bir biçimde hayata geçirilmemektedir.

Son yıllarda Türkiye’de siyasi iktidar eliyle eğitimin laik- bilimsel bir temelde örgütlenmesi yerine dini kurallara göre biçimlendirilmesine yönelik uygulamalara ve düzenlemelere tanık olmaktayız. Bunlar eğitimin tüm kademelerinde ve günlük yaşamın her alanında etkisini artırarak sürdürmektedir. Henüz oyun çağında olan, soyut ve somut yetileri gelişmemiş çocuklara din ve inanç alanıyla ilgili son derece hassas olan konularda zorunlu  eğitim verilmesi çocukların kişisel gelişimi açısından sakıncalı olmasının yanında net bir şekilde inanç istismarı ve çocuk hakkı ihlalidir.

Ne yazık ki günümüz Türkiye’sinde AKP iktidarının  ‘dindar ve itaatkâr nesil yetiştirme’ politikalarıyla ilgili uygulamalarına, konuyla ilgili kurumlarda başta Ensar Vakfı olmak üzere ülkede yaşanan cinsel istismarların üzerini örtmeye yönelik açıklamalarının cinsel saldırı ve istismarların artmasına yol açtığına tanık olmaktayız. AKP iktidarının bizlere, Kıbrıs’ın kuzeyine de dayatmaya çalıştığı bu politikalarla talep var gerekçesiyle geleceğin itaatkar, dindar, kindar nesillerini sermaye için köleleştiren ve gelecekte öngördüğü toplum modelini kabul etmiyoruz.

Covid-19 salgını döneminde bir kez daha tanık olduk ki eğitime eşit erişebilirlik sorunu ülkemizde açık ve nettir. Ayrıca eğitim, sağlık gibi kamusal hizmetlerin önemi bu dönemde yine kendisini göstermiştir.

1 Haziran Dünya Çocuk Günü vesilesiyle bir kez daha hatırlatırız ki eğitimin tüm kademelerinde niteliğinin yükseltilmesi, çocukların özgüvenli, özgür, eşit ve sağlıklı bireyler olarak yetiştirilmesi için herkese eşit, parasız, bilimsel, laik ve kamusal eğitimin sağlanması mücadelesinden asla vazgeçmeyeceğiz. Çocuklarımızın siyasi- ideolojik hedefler doğrultusunda istismar edilmesine Eğitim Sendikası olarak asla sessiz kalmayacağız.

Sendikamız, önümüzdeki öğretim yılında bakanlık tarafından salgına karşı gerekli tedbirlerin alınması ve gerekli tüm hazırlıkların yapılması, her okula bütçe ayrılıp sağlık koşullarının sağlanmasıyla ilgili gerekenin yapılıp yapılmadığının takipçisi olacak, devletin üstüne düşen görevi yapmadığı takdirde gerekli tavrı sergilemekten kaçınmayacaktır.

 

Selma EYLEM

Başkan

Yönetim  Kurulu (a.)