Adamızın kuzeyinde yaratılan ekonomik yapı sermayenin çıkarlarını en iyi şekilde korurken kaçak ucuz işgücü kullanma ve sosyal yatırım yapmadan çalıştırma şeklindeki acımasız emek sömürüsü de sınırsız bir şekilde devam ettirilmektedir.
Kayıtsız iş gücünün sayısı bilinmemekle birlikte toplam kayıtlı sigortalı sayısı 81 bin civarında olup bunun 47 bin kişisini KKTC vatandaşları, 34 binini de diğer ülke vatandaşları oluşturmaktadır.
Devleti yönetenler kayıtsız çalışanları kayıt altına almak için yeterince uğraş vermediği gibi, kayıtlı olarak çalışanlar ise çeşitli sorunlarla boğuşmakta ve emeklerinin karşılığını alamayıp, sosyal güvenceden de yararlanamamaktadırlar. İşverenlerin zamanında sosyal sigorta ve ihtiyat sandığı yatırımlarını yapmamaları, yapılan yatırımların gerçek maaş üzerinden gösterilmemesi, maaş ve ücretlerin zamanında ödenmemesi, ek mesai gerektiren çalışmaların ödenmemesi, düşük asgari ücret üzerinden yaratılan sömürü, tatil ve dinlenme hakkı verilmemesi alışıla gelmiş köle çalıştırma mantığına göre uygulanan düzenlemelerdir. Bunun yanında iş güvencesi olmadan çalışanların geleceğinin patronların iki dudağı arasındaki keyfi tutuma bağlı olması en önemli sorunlarımızdır.
Bu sorunların temelinde, emekçilerin örgütlenmelerinin ve sendikalara üye olmalarının gelmiş geçmiş hükümetlerin tutumları yüzünden engellenmesi yatmaktadır. Sendikalarımızın geçmişte bazı işyerlerinde örgütlenmeye yönelik yaptıkları girişimler, hükümetlerin yasaları çalıştırmaması nedenleri ile örgütlenmeye çalışan emekçilerin işveren tarafından sokağa atılmaları ile sonuçlanmıştır.
Son dönemlerde Girne Amerikan Üniversitesi’nde ortaya çıkan çalışanların maaşlarının ödenmemesi ve yatırımlarının yapılmaması ile ilgili durum aslında özel sektörün genelinde vardır. Acımasız bir şekilde devam eden bu emek sömürüsü ne yazık ki, devleti yönetenler eli ile yürütülmektedir. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın yasalar çerçevesinde müdahale etmesini gerektiren bu emek sömürüsüne göz yumulmaya devam edilmektedir. Her seçim döneminde siyasi partilere patronların yaptığı katkıların bedelini emekçi kesimler en ağır çalışma koşullarıyla öderken, seçimlerde oy satın alan siyasetçilerin de patronları kolladığı açıktır.
Kaçak işgücü, kaçak ekonomi ile sermayeye çalışan hükümetler vergi afları ile de sermayenin daha da semirmesine olanak yaratmaktadırlar. Sendikal Platform olarak çalışma yaşamını kölelik düzenine dönüştüren bu yapıyı yıkmak için uğraş vermede kararlı olduğumuzu vurgularken, çalışma koşullarını hukuk içine alma, çalışma koşullarını insanca çalışıp yaşayabilecek düzeye getirme, çalışanlara sosyal güvenceye alma ve tüm çalışanlara sendika üyesi olma hakları için mücadelemizi yükselteceğiz.
Saygılarımızla.
Sendikal Platform