Kıbrıs sorunun çözümsüzlüğü en çok Kıbrıs Cumhuriyeti`nin siyasi eşit ortağı olan Kıbrıs Türk Toplumunu yok oluşa sürüklemektedir. Federasyon görüşmeleri ile BM`nin tescil ettiği gerçek çözüm modeli ve parametreleri oluşturulmuştur. Kıbrıs Cumhuriyeti`nin kuruluş antlaşmalarına aykırı olmayan Türkiye`nin de bu güne kadar Kıbrıs`ta kalmasını sağlayan Kıbrıs Cumhuriyeti antlaşmaları olduğu bazı çevrelerce sürekli ortaya konulmaktadır. Buna karşın Kıbrıs Türk Toplumu, Kıbrıs Cumhuriyeti`ndeki haklarını teslim etmeye zorlanmaktadır.
Kıbrıs Cumhuriyeti`ni bugün tamamen Rum Cumhuriyeti konumuna getiren yanlış Türk tarafı politikaları olmuştur.
Kıbrıs Türk tarafı politikalarını elli yıla yakındır yürüten maalesef Türkiye Cumhuriyeti Devleti Hükümetleri ve buradaki işbirlikçi hükümetler olmuştur. Kıbrıs Türk Toplumunu dışlayan, bu politikaların elli yıl sonra yarattığı durum Kıbrıs Türk Toplumunun TC Hükümetlerinin Kıbrıs işleri ile yönetilmesi, dünyadan tamamen izole edilmesi, Kıbrıs Türkleri adına tek konuşanın, politika ortaya koyanların TC bürokratları, siyasileri olmasıdır.
Kıbrıs Türk Toplumunun kendi Cumhurbaşkanını bile müdahale edip seçtiren TC yetkililerinin “Kıbrıs Türk Toplumunun egemen eşitliğini talep ediyoruz” söylemine kargalar bile gülmeye başlamıştır.
Elli yıldır TC Hükümetleri ve paralel işbirlikçi hükümetlerimizin oluşturdukları statüko Kıbrıs Cumhuriyetini tamamen Rumlaştırırken, Türkiye dahil tüm dünya tanıtmış, Kıbrıs`ın TÜMÜNÜN EGEMEN DEVLETİ yapmıştır. Kıbrıs Türk toplumunu besleme, dilenci !!! durumuna düşürenler bugün hata yaptıklarını kabul etmek yerine, Kıbrıs Türk Toplumunun Kıbrıs Cumhuriyeti`nden kaynaklanan son EŞİT-EGEMEN haklarını da gasp etmek için uğraşmaktadırlar.
Kendini Kıbrıs Türk Toplumunun tek sözcüsü durumunda gören Sn Çavuşoğlu aslında yeni politikayla şunu söylemeye çalışmaktadır: “Kıbrıs`ta biz EGEMENİZ, Kıbrıs Türk Toplumunun söz söyleme hakkı dahi kalmamıştır, Kıbrıs Rumlarıyla ancak biz EŞİTİZ.”
Kıbrıs Türk Toplumunun tüm eşitlik, egemenlik haklarını kaybettirecek olan bir zemine taşınmasının gerçek nedeni budur. Bu yeni politika!!! Kıbrıs Cumhuriyetini paylaşmak istemeyen, Kıbrıs Türk Toplumunu EŞİT görmeyen Rum elitizminin, ırkçı siyasetinin tam da istediği politikadır.
Bundan sonrası Kıbrıs Türk Toplumunun ARADAN ÇIKARTILMASI için uygun politikalar, adımlar ilgili çevrelerce birlikte atılabilecek zemini sağlamlaştıracaktır. Kıbrıs Cumhuriyeti`ni tanımam diyen TC yetkililerinin neden Kıbrıs Cumhuriyeti`nin RUM TAKIMLARI ile uluslararası maçlarını yaptıklarını herkes daha iyi anlamıştır.
Kıbrıs Türk Toplumunun er ya da geç siyasi, eşit haklarını kabul ettirebileceği zemin Kıbrıs Cumhuriyetinin Kuruluş Antlaşmalarında vardır. Bunu ortaya koyacak yegane yol, bu zemini zorlayacak olan ve bu güne kadar uluslararası hukuka, BM kayıtlarına giren FEDERASYON üzerinde varılan antlaşmalardır. Bu zeminden kaçmak Kıbrıs Türk Toplumunun son Cumhurbaşkanlğı seçimlerinde yaşadığı açık müdahale ile iradesinin gasb edildiği gibi, son yapılan referandumda ortaya konan % 65 federasyon iradesinin de gasbı anlamı taşımaktadır.
Kıbrıs Türk Toplumu siyasi eşitliğini tescil ettirmek istiyor.
Nüfus, baskı, ve taktiklerle teslim etmek istemiyor.
Kıbrıs Türk Toplumunu yok sayan, yok oluşa sürükleyecek politikaları
yürürlüğe koyanlar, İnönü Meydanındaki
“Ne Yama, Ne Rehin Olmayacağız” sesine kulak vermek zorundadır.
Egemenlikten, eşitlikten anlaşılması gereken sadece budur.
Tahir GÖKÇEBEL
Başkan
Yönetim Kurulu (a)