Recep Tayyip Erdoğan liderliğindeki AKP hükümetinin, Gezi Parkı’nın korunması için barışçıl eylem yapanlara dönük faşist, baskıcı polis eylemleri vahşet noktasına ulaştığı gibi, AKP’nin de gerçek yüzünü ortaya çıkarmıştır.
Özelleştirme yoluyla ülkeyi satan ve satmaya devam eden, sunni İslam üzerinden dayatma yapan, laik eğitimi sunni islamı öğretisine dönüştüren, içki yasağı getiren bu zihniyet, halkına polis copu, biber gazı, basınçlı suyu layık görmektedir. Demokrasi, insan haklarına saygı, Avrupa Birliği üyeliği gibi söylemlerle seçim kazanan Recep Tayyip Erdoğan ve AKP’nin kurduğu rejim tam bir faşist polis devletidir.
Kıbrıs sorununun çözümü ile ilgili takındığı siyasetle Kıbrıslı Türkler’i aldatan AKP zihniyeti, adamızın kuzeyinde de dayattığı ekonomik paketlerle bizlere gerçek yüzünü göstermiştir. 19 Temmuz 2011’de Kıbrıs Türk Hava Yolları binası önünde arkadaşlarımızın uğradığı polis şiddeti bugün Türkiye’nin heryanında Gezi Parkı eylemine destek verenlerin uğradığı polis şiddeti ile eşdeğerdir. Kıbrıslı Türk kimliğine, kültürüne açıkca saldırıp 2011 yılında bizi “besleme” olarak aşağılayan Recep Tayyip Erdoğan’ın bugün izlediği siyasete karşı Türkiye’de eylem yapanlara “çapulcu” diye saldırması arasında hiçbir fark yoktur.
AKP ve onun Kıbrıs’taki işbirlikçileri daha düne kadar adamızın kuzeyine dönük olarak bir yandan kamusal alanlarımızı yandaşlarına peşkeş çekerken diğer yandan ise toplumu susturmak için TOMA alımına gitmekte ve 300 polis daha alarak tam bir polis devleti yaratmayı hedeflemekteydiler. Bu anlamda, dün programı okunan koalisyon hükümetinin, bu konulara olan hassasiyetini selamlıyoruz. Avrupa’da 250 kişiye bir polis Türkiye’de 300 kişiye bir polis düşerken bizdeki resmi nüfus olan 293 bin kişiye ise bin polis yeterli olması gerekirken, şu anda 2369 polis görev yapmaktadır. Bu sayı yetersizmiş gibi 300 polis daha alınması düşündürücüdür. AKP’nin gelişi ile birlikte adamızın kuzeyindeki istihdamlar “ekonomik tasarruf” adı altında durdurulup, doktor, hemşire, öğretmen, memur alınmazken sadece imam ve polis alınması yakın gelecekte bize çizilen kaderin Türkiye’dekinden farksız olacağının göstergesidir.
Tüm bu gerçeklerden hareketle Gezi Parkı eylemi ile başlayan ve Türkiye’nin faşist bir rejime doğru gitmesine tepki koyan demokrasi, insan hakları savunucularına destek olmak ve AKP’nin Türkiye’de ve adamızın kuzeyindeki dayatmalarını protesto etmek amacı ile Sendikal Platform 20 Haziran Perşembe akşamı saat 20:00’de Dereboyunda toplanıp tencere, tavalarla T.C Elçiliğine bir protesto yürüyüşü gerçekleştirdi. Ardından da saat 21.00’de Kuğulu Park’ta dayanışma etkinliği gerçekleştirildi.