Toplumlararası çatışmaların ardından Birleşmiş Milletler’in iyi niyet misyonu ve taraflarca karşılıklı olarak kabul edilen ilkeler çerçevesinde Kıbrıs sorununun çözümüne yönelik devam eden süreç İsviçre’de yapılan son zirvede kesintiye uğramıştır.
Zirve sonrası, zirveye katılan tarafların hiçbiri, yaşanan sorunlarla ilgili kamuoyunu aydınlatan doyurucu bir açıklamayı hala daha yapmamıştır. Tarafların karşılıklı kabul ettikleri ‘’BM parametreleri ortadan kalktı, görüşmeler çöktü’’ gibi açıklamaların politik spekülasyonlardan öte hiçbir önemi bulunmamaktadır. Burada temel görev Birleşmiş Milletler’indir. Yaşanan sorunlar konusunda başta Kıbrıslı toplumlara doğru bilgi BM’nin resmi makamlarından duyurulmalıdır.
Yıllardan beridir, zaman zaman karşılıklı suçlama oyunları ve seçimlerde politik malzeme yapılan çözüm görüşmeleri için iki tarafı temsil eden politik liderler de doğru bilgileri toplumlarla paylaşmalıdır. Karşılıklı suçlama oyunları ve politik avantaj elde etme çabaları zaman kaybı ve Kıbrıs’ın birleşmesini isteyen toplum kesimleri üzerinde hayal kırıklığı yaratmaktan öte hiçbir anlam taşımamaktadır. Politik liderlik, dış baskılara boyun eğmeden, Kıbrıs’ın çıkarlarını ön plana alarak siyasi kararlılıkla karar almayı gerektirir. Zirveden dışa yansıyan, dış müdahaleye açık, Kıbrıs’ın çıkarları ve geleceğini değil başka ülkelerin çıkarlarının ön plana çıktığıdır.
1963 yılından sonra adanın bölünmesine neden olan şovenist, ırkçı yaklaşım ve tutumlar 1974 yılında iki toplumun ve ülkenin ekonomik, sosyal ve fiziki bölünmesini getirmiştir. Halkın kanı ve gözyaşı üzerine siyaset yapan ve Kıbrıslılar’ın değil, yabancıların çıkarlarını savunan politikacılar yüzünden yaşananların bedelini tüm Kıbrıslılar hala daha ödemektedir.
Barış bir erdemdir. Barışa ulaşmak için iki toplumun haklarına saygılı, karşılıklı kabul edilebilir, iki toplumun siyasal eşitliğine dayalı, iki toplumlu, iki kesimli, tek egemenliği, tek vatandaşlığı ve tek uluslararası temsiliyeti olan federal çözüme bağlılığımızı bir kez daha vurgulamak isteriz. Çözüm için iki toplumun yakınlaşma çabalarının artarak devam etmesi, başta Derinya, Aplıç, Mağusa Kapıları (Lefkoşa) olmak üzere yeni sınır kapıları açılması, hayatın ateşkes koşullarından normal yaşam koşullarına döndürülmesi çözüme giden yolda önemli adımlar olacaktır. Bunun için eğitim, enerji, iletişim ve çalışma yaşamı ile ilgili alanlarda atılacak adımlarla dostluğu, paylaşmayı, toplumlararası düzeye indirebileceğimiz gibi ayni zamanda düşmanlık ve önyargıları da geriletip ortadan kaldıracağımıza inanıyoruz. Milli semboller üzerinden yapılan propagandalara son verilmeli ve ırkçılığa varan siyasi yapılanmalara kesinlikle hoşgörü gösterilmemelidir. Bir tarafın üzüntüsü diğer tarafın mutluluğu üzerinden yapılan kutlamalar ancak düşmanlığın ve ayrılığın kökleşmesine neden olmaktadır.
Bu çerçevede Kıbrıs’ta çözüme ulaşmak için BM tarafından başlatılan görüşmelerin kesintiye uğramasının temel nedenleri toplumlarla paylaşılmalı, şovenist, ırkçı, ayrılıkçı söylemlerden vazgeçilmeli, iki toplumu birbirine yakınlaştıracak olan güven yaratıcı önlemler hayata geçirilmeli ve mevcut ayrılıkçı statükonun ortadan kaldırılması için samimi, Kıbrıslıların çıkarlarına öncelik veren, sonuç alıcı görüşme süreci tekrardan başlatılmalıdır.
Saygılarımızla
KTOEÖS, KTÖS, KTAMS, DEV-İŞ, KOOP-SEN, GÜÇ-SEN, ÇAĞ-SEN, DAÜ-SEN, DAÜ-BİR-SEN, BASIN-SEN