Anaokullarımızdan birinde ‘yardımcı öğretmen’ ücretinin velilerden talep edildiği geçtiğimiz günlerde basına ve sosyal medyaya yansıdı. Bu anaokulumuzda 2015 yılından beri bir eğitim modeli uygulanmaktaymış. Bu model kapsamında her sınıfta bir öğretmen, bir de öğretmen yardımcısı bulunması gerekmekteymiş. Öğretmeni devlet sağlıyor ancak öğretmen yardımcılarına karışmıyor!. Okul idaresini, öğretmen yardımcısı bulmak ve bu öğretmenlere ödenecek maaşı da velilerden talep etmek zorunda bırakıyor. Bu yıl velilerden talep edilen öğretmen yardımcısı ücreti; nakit ödenirse 35 bin TL, kredi kartı tek çekim 37 bin, kredi kartı taksitli 38 bin( 4 taksit), 38.500( 5 taksit), 39 bin ( 6 taksit) olarak miktar belirlenmiş.
Anayasamızın 59. Maddesini ve özellikle 4. ve 5. fıkralarını Eğitim Bakanlığına ve UBP-DP-YDP hükümetine bir kez daha hatırlatmak gerekir. 4. fıkra: ‘ Halkın öğrenim ve eğitim gereksinimlerini sağlama devletin başta gelen ödevlerindendir…. ‘ 5. fıkra: ‘ Her çocuk, kız erkek ayrımı yapılmaksızın on beş yaşına kadar zorunlu, on sekiz yaşına kadar ÜCRETSİZ öğrenim hakkına sahiptir.’
Eğitim Bakanlığı ve hükümet yetkilileri, anayasayı, yasaları tanımayan yaklaşım, karar ve politikalarıyla suç işlemektedir. Eğitime yeterli bütçe ayırmayan bakanlık ve hükümet kayıt dönemi olan bu dönemde okul idarelerini yine velilerden bağış adı altında para toplamaya mecbur edecektir. Okulların ihtiyaçlarını sağlamada velileri finansör olarak kullanan bakanlık ve hükümet okullarımıza ‘sözde parasız kamusal eğitim’ sağlamaktadır. Oysa, parasız kamusal eğitimi tüm çocuklara eşit, adil şekilde sağlama ve kamusal eğitimi ayakta tutma sorumluluğu devlete yani hükümetlere aittir.
Ancak, ihalesiz yakıt alımıyla, havaalanımız, kurumlarımız, topraklarımız, dağlarımız, taşlarımızın peşkeşi, talanıyla, üniversiteler, eğitim kurumları, araba galerileri aracılığıyla sürdürülen insan kaçakçılığı, kara para aklamayla, sahte diploma ve bin bir türlü sahtekarlıkla, yasa dışılıkla, torpille, rüşvetle yarattıkları bu kokuşmuş düzende hiç çekinmeden, hiç yüzleri kızarmadan çocuklarımızın parasız, çağdaş, laik, bilimsel eğitim hakkını da gasp etmekte, geleceğini çalmaktadır.
Anaokullarda yıllar önce bu eğitim modelinin uygulanması kararını veren bakanlık görünen o ki, gerekli altyapı, donanım ve kadroyu sağlamadan, hiçbir planlama yapmadan bu kararı almıştır. Tıpkı ‘tam güne’ geçtiği masalı gibi. Öyle bir masal ki, hiçbir hazırlık yapmadan 2 gün öğleden sonra tüm öğrencileri okulda tutmayı, aç kalmalarını, oturacak yerleri dahi olmamasını, hiçbir sportif, sanatsal, kültürel aktivite yapacak altyapı, donanıma sahip olunmamasını, deprem riski olan, sarsıntı olmadan dahi dökülen okul binalarını, eğitimi konteynerlara mahkum eden ve görünen o ki önümüzdeki öğretim yılında da mahkum etmeye devam edileceğini dikkate almayan, eğitimle hiçbir ilgisi olmayan, eğitimi ve toplumu dönüştürmeyi hedefleyen ve bu hedefin önündeki ‘engeli’ yani sendikaları zayıflatmayı böylelikle öğretmeni dize getirmeyi planlayan ve içeren bir ‘tam gün’ masalı.
Bu masalı gizli ajandasının örtüsü olarak uyduran, kitap içeriklerini komisyonlardan habersiz değiştirip, dönüştüren, eğitimi bilimden uzaklaştırıp içini boşaltma çalışmalarını artıran, kuran kurslarına izin verip derneklerin eğitim etkinliklerine soruşturma açan, sendikaları, öğretmeni hedef alıp saldıran, tehditlerle, cezalarla baskı altına almaya çalışan, eğitime, okullara yatırım yapmayıp velilere, okul aile birliklerine sorumluluk yükleyen, görevinin yasalar çerçevesinde halka hizmet etmek olduğunu unutup aldığı talimatları yerine getirme derdinde olanlar ve her kurumumuzu, her alanımızı ele geçirip talimatlarla toplumumuzu istediği şekle dönüştürmeye çalışanlar bilmelidirler ki öğretmen yılmayacak, mücadelesine devam edecektir.
Parasız, kamusal, bilimsel eğitim için, özlük hakları, çalışma koşulları ve demokratik, laik toplum yapısı için mücadeleden vazgeçmeyecektir.
Selma Eylem
Başkan
(Yönetim Kurulu a.)