ZENGİNLERİN HÜKÜMETLERİ!!!

0
144

UBP-DP-YDP Hükümeti bütçe açıklarını kapatmak için sürekli zamlarla çalışanlara yapacağını duyurduğu artışları daha şimdiden yutmuştur.  Asgari ücret henüz belirlenmemişken vergi düzenlemelerinde  oranları yükselterek çalışanların cebine daha çok el atmak yolunu  seçmiştir. Kullanılan HP hesaplamalarının çarşıdaki pahalılığa uymadığı gerçeği dururken, her artışın aslında daha da fakirleşme yarattığı ortadayken verginin tabana yayılarak çalışanların %37 vergi adaletsizliğinden kurtarılarak gerçek zenginlere vergi yükü artırılması  düşünülmesi gerekirken vergi oranının bordrolular için %40’a çıkarılmak istenmesi kabul edilemezdir.

Tüm herkesin kazancına, servetine , alım gücüne göre adil vergi ödemesi gerekir. Sadece çalışanların, bordroluların vergisini artırmak en büyük adaletsizliktir. Herkesin ödeme , mali gücüne göre değil  tüketimine bağlı dolaylı vergilerin bu kadar yüksek olduğu, TL kullanımının bu kadar alım gücünü erittiği bir ülkede sabit gelirli kesime daha da yük yüklemek orta sınıfı tamamen gözden çıkarmak anlamı taşımaktadır. Harçlara, Kdv vs… oranlarına da sürekli yapılan fahiş zamlar toplumsal, sınıfsal adaletsizliği daha da büyümüştür.  Çok kazandan hiç vergi almayan, ona vergi affı sağlayan mantık  sadece çalışanları kategorize ederek ve tüm vergi yükünü bu kesime paylaştırarak zenginlere hizmeti seçmiştir. Esas vergi yükünün servete, zengine, sermayeye yüklenmesi gerekirken tüketiciye, geçim derdindeki halka, alım gücünü her geçen gün kaybeden, gittikçe yoksullaşan orta direğe yeniden yük bindirilmiştir. Hükümet halktan alarak kamusal kaynaklardan, hane gelirlerinden kesip sermayeye vererek sermaye için bütçe yapmıştır. Vergi düzenlemeleri ile de bu bütçe finansmanını  halka yüklemiştir. Her geçen gün gelir bölüşümünde adaletsizlik büyürken hükümet vergi kaçakçılığını, kayıt dışılığı, vergi aflarını, giderip sosyal devlete dönüşme gayreti yerine en üsteki asilzadeleri korumak için sürekli hamleler yapmaktadır. %80 i oluşturan bordro mahkumlarının , sabit gelirlilerin cebine el atarak ekonomik programlar yaptığını satmaktadır.

Bütçe gelirlerinin büyük bir oranı vergiye dayalı olduğu ülkemizde herkes tüketirken, kazancından bağımsız ödemek zorunda kaldığı dolaylı vergiler, harçlar bu kadar fazla ve yüksekken, nitelikli kamusal hizmetlere ulaşmak halk için bu kadar uzakken ve şirketlerin kurumlar vergisi maksimum %23.5 iken bordroluların  ADALET denilerek maksimum vergi oranı %37den %40 çıkarılması istenmesi, kasıtlı ve bilinçlidir. Tahsilatı kolay olan biçim çalışanların cebine el atılarak tahsilatı zor olan şirketler ve zenginleri  koruma yolu bulunmuştur. Bu uygulama, yok edilmek üzere olan orta sınıfa yönelik son darbelerin yeniden dizayn edilmesidir.

Bu atılan adımla gelir vergilerinin tüm vergiler içerisindeki oranını düşürürken ( zaten çok azdı) sabit gelirli (Bordrolu) çalışanlara yüklenmesi anlamı taşımaktadır. Diğer bir deyişle zenginlerden kişisel vergi alınmazken, şirketlerin kurumsal vergileri artırılmazken bu enflasyonist ortamda kısa sürede tüm çalışanların %90’ının vergi oranlarının hemen hemen üst basamağına çıkacağı bilindiği halde bu oranı artırarak %40 yapma düşüncesi sermaye hükümetine dönüşmek anlamı taşımaktadır. Bordrolulara damla ile verilenin  kepçe ile geri alındığına  somut bir göstergedir.

Atılmak istenen bu adımla, istisnaların, afların, peşkeşlerin, yolsuzlukların artarak yaşandığı ülkemizde herkesten mali geliri oranında vergi alınmasını sağlayarak ADALETİ tesis etmek yerine bu yolsuzluklara, soyguna, zenginleri korumaya daha çok özen gösterileceğinin mesajı verilmektedir.

Emek gelirleri %40  vergilendirmeye ulaşırken; Rant gelirleri %0 olan bir ülkede bu düzenlemeyi yapanın  kimin hükümeti olduğu artık  anlaşılmalıdır.

Bu gün şirketler için, kara para için Kıbrısın Kuzeyi bir cennete dönüştürülürken üniversiteler, gazinolar, aksalar, taş yapılar, oligarklar, mafyalar buraya doluşurken hala çalışanların vergi oranını artırmayı reform, adalet diye satan bu hükümet ve anlayışı halkla dalga geçmektedir. Halkımıza çağrımız buna artık seyirci kalmaması  bu hükümet ve bu anlayış ortadan kaldırılana kadar mücadele edilmesidir. Tüm halkı bir kenara iterek küçük bir azınlığı memnun etmeye çalışan bu hükümetin devamına müsaade edilmemesidir.

 

Tahir Gökçebel

Genel Sekreter

   Yönetim Kurulu (a.)