11 Ağustos 2021 tarihinde öğretmenlerimize yönelik düzenlenen “Kıbrıs Türk Tarihi Ve Öğretimi” panelinin açılışı sırasında sarf edilen sözler, Kıbrıs Türk Toplumuna, öğretmenlerine, değerlerine saygı duyulmadığını bir kez daha gözler önüne sermiştir.
Konu başlıklarından anlaşılacağı üzere, söz konusu panel, belli bir amaca hizmet etmek için organize edilmiştir ve dozu arttırılarak Kıbrıs Türk Toplumunu aşağılayanlara destek görüntüsü vermektedir. Kıbrıs tarihini sanki 1571 yılında başlamış olarak kabul eden ve adanın 1571 öncesine ait binlerce yıllık tarihini yok sayan bu panelde TC Lefkoşa Büyükelçisi Sn. Ali Murat Başçeri, okullardaki tarih eğitimini yeterince “milli” bulmadığını ifade ederek, tarih eğitimini gözden geçirmemiz için bizlere talimat vermekten çekinmemiş, tarih öğretmenlerimize, tarihi nasıl öğretmeleri gerektiği konusunda yol göstermeye kalkışmıştır.
Panelde bulunan KKTC üst düzey yetkilileri ve KKTC Milli Eğitim Bakanlığı yetkililerinin TC Büyükelçisinin sarf ettiği sözlerden rahatsızlık duymamış gibi davranmaları Sayın Büyükelçi ile aynı görüşte olmalarından dolayı mıdır?
Yeterince “milli” bulunmayan Kıbrıs tarihi kitaplarının yazılmasında tarih öğretmenlerimizin de yer aldığı bilinmiyor mu?
Bu kitaplara KKTC Milli Eğitim Bakanlığına bağlı Talim Terbiye Dairesi onay vermemiş midir?
Panelin, KKTC Milli Eğitim Bakanlığı organizasyonluğunda düzenlendiği duyurulmuş olmasına rağmen, TC Elçiliği yetkilileri ev sahibi rolünü üstlenmiş; panel öncesinde düzenlenecek olan yemeğe katılmaları için öğretmenlerimiz telefonla aranmıştır.
KKTC Milli Eğitim Bakanlığının organizasyonluğu sadece kâğıt üzerinde mi kalmıştır?
Kıbrıs’ta yakın tarihte yaşananlar sadece Kıbrıslı Türkler için değil, Kıbrıslı Rumlar açısından da trajedidir. Tüm Kıbrıs halkı savaşın bedelini ağır bir şekilde ödemiş, birçok kayıp vermiştir. Düşmanlık ve nefret tohumları ekerek ötekileştirici bir tarih eğitiminin, tarih öğretmenlerimiz aracılığı ile öğrencilerimize dayatılmak istenmesi ve bu yönde çağrı yapılması kabul edilebilir değildir.
Kıbrıs Türk Toplumunun neredeyse yarım yüzyıldır dünyadan izole bir yaşama mahkûm edilmiş olması, ambargolara maruz bırakılması, aktarılan nüfus ile iradesinin elinden alınmaya çalışılması, milliyetçi ve fetihçi zihniyetin sonucu değil midir?
KTOEÖS, eğitim sistemimize barış kültürü, çok kültürlülük ve farklılıklara saygı göstermek gibi değerlerin aktarılması gerektiğini defalarca vurgulamıştır ve bu konudaki mücadelesini sürdürmeye devam edecektir.
Sorgulayan, eleştiren, çoklu bakış açısına sahip, tarihi nesnel bir şekilde değerlendirebilen, demokratik değerleri benimsemiş, ırk, dil, din ve cinsiyet ayrımcılığı yapmayan bireyler yetiştirmek bizlerin en büyük gayesi olmuştur.
Öğretmenlerimiz aklın ve bilimin yolundan sapmadan, laiklik ilkesi doğrultusunda öğrencilerimizi aydınlık yarınlara taşımak için elinden geleni yapacak, hümanist, adalet ve barış duygusu güçlü, insan haklarını savunan nesiller yetiştirmek için var gücüyle çalışmaya devam edecektir.
Öğretmenlerimiz, birilerinin istediği gibi şekillendireceği bir hamur hiçbir zaman olmamıştır.
Yıllardır toplum mühendisliği ile nasıl düşünmemiz, davranmamız, yaşamamız, neye inanmamız, gerektiği bizlere dayatılmaya çalışılırken tüm bunlara seyirci kalan, yeri geldiğinde alkış tutan Kıbrıs Türk Toplumunun atanmış siyasilerini de tarih mutlaka yazacaktır. Bundan kimse şüphe duymasın!
Duygu GEYLAN
Örgütlenme Sekreteri
Yönetim Kurulu (a.)