Yüzyıllardır Kıbrıs’ta yaşayan ve çağdaş, demokratik bir kültür, kurumsal bir yapı oluşturan, ekonomik bir değer yaratan Kıbrıs Türk Toplumu toplumsal yok oluş noktasına getirilmiştir.
1974’ten sonra adamızın kuzeyinde oluşturulan rejimi kurgulayan, yürürlüğe koyanlar ve onların işbirlikçileri tüm itirazlara, tepkilere rağmen kendi politikalarını uygulamaya devam etmektedirler.
Her konuda oluşturulan sahte raporlarla önce Türkiye Halkını kandırıp Kıbrıs Türk Toplumunu tehdit ve baskı altına alanlar Kıbrıs Türk Toplumunu yok etmek için her geçen gün bir yeni adım atmaktan çekinmemektedirler. 1930’larda tartışıp sonuçlandırılan kılık-kıyafet, çağdaş yaşam gibi konularda bile toplumumuz yeni empozelerle geriye doğru bir dönüşüme zorlanmaktadır. Uluslararası antlaşmalar çiğnenerek adaya nüfus taşımaya devam edenler Kıbrıs Türk Toplumunu asimile etmeye çalışmaktadırlar. Yıllardır adaya taşınan nüfus sermayeye meze yapılırken, Kıbrıs’ta bir etnik, mezhep, köken kavgası da yaratılarak yağma ve talanın daha kolay yapılacağı hesaplanmaktadır. Rejim kendi kendini yönetemeyen, kararlarını veremeyen bir kavanoz demokrasisi, kontrol edilen bir STATÜKO yaratarak Kıbrıs’ın kuzeyini tamamen kontrol altına almayı hedeflemektedir. İlerde yapılacak referandum ve benzeri demokratik sonuçları şimdiden garanti altına almak istemektedir. Bunun için Kıbrıs Türk Toplumu gözden çıkarılmıştır.
Çok kollu bir ahtapot gibi her koldan halkımızı göç ettirecek, yok edecek ekonomik, sosyal, siyasal politikalar hayata geçirilmeye başlanmıştır. Kısa ve uzun proje ve programlar, bilinen merkezlerde oluşturulmuş, dayatılan paketler ve uygulamaları işbirlikçilerle birlikte hayatın her kademesine türlü anayasa ve yasa ihlalleri ile birlikte zorbalık ve şiddet kullanılarak uygulamaya sokulmuştur. AKP yandaşlarına ülkemiz ekonomik, siyasi, sosyal yönden istila ettirilirken, kukla UBP Hükümeti de Kıbrıs Türk Toplumu yok oluşa sürükleyen bu politikaları uygulamak için canla başla çalışmaktadır. Haspolat İlahiyat Kollejini açmak için Kıbrıs Türk Toplumunu dinsizlikle suçlayıp, Sünni İslam dayatmasını yapacak şekilde davrananlar açıkça suç işlemektedir. TC Kıbrıs İşleri Bakanı, TC Elçisi, TOBB Başkanı, İthal Müftü ve Milli Eğitim Bakanı bu suçu hiç çekinmeden birlikte işlemektedir.
Gazinoları, gece kulüpleri, kumarhaneleri ülkemize monte eden zihniyet çocuklarımıza çağdaş her türlü eğitimi kısıtlayıp finanse etmezken, yeşil sermayenin de katkılarıyla Kıbrıs Türk Toplumunun maneviyatını, Sünni din anlayışını yükseltecek projeleri üretmeye, finanse etmeye başlamışlardır. Gelir getirici kumar, gece kulüpleri, betting ofisleri ile birlikte camiler, külliyeler yapılmakta, okullar işgal edilmekte, kuran kursları düzenlenmekte, ilahiyat fakültesi, imam hatip liseleri, kolejleri açılma kararları alınmaktadır. AKP-UBP işbirliği ve ikiyüzlülüğü ile Kıbrıs Türk Toplumu kalkındırılacak, uçacak derken kendi kültürünü de kaybedecek noktaya getirilmiştir.
Bilinçli olarak Kıbrıs Türk Toplumu her alanda abluka altına alınmıştır. Toprakları, çevresi, denizleri, dağları, kurumları peşkeş çekilmekte Kültürel, sosyal yapısı, parası ve tüm değerlerine saldırı yapılmaktadır. Bu saldırı büyüktür ve Kıbrıs Türk Toplumu’nu yok oluşa sürüklemektedir. Kısa sürede kurulan, KISAV ve onun İnşaat şirketi sahibi Başkanı Hikmet Kaynarca’nın gönüllüğü!!! de su yüzüne çıkmıştır. TOBB devreye sokulmuş ve bir koyup beş kazanacak vaatlerini almıştır. Bu arada TOBB yönetiminin AKP’ye bu yardımı hemen ödüllendirilmiş ve TC Bakanlar Kurulu kararı ile aynı UBP Kurultayının ertelenmesi gibi, TOBB Genel Kurulu ileri bir tarihe ertelenmiştir. AKP-UBP’nin Kıbrıs’ta yürürlüğe soktuğu bu ikiyüzlü, çıkarcı politikalara karşı Toplumsal Varoluş Hareketi sessiz kalmayacaktır.
Tahir GÖKÇEBEL
KTOEÖS Başkanı
Toplumsal Varoluş Hareketi a.