Meclis önünde toplanan emekçilerimiz, “hayat pahalılığını, asgari ücreti, işsizliği, güvencesiz çalıştırılmayı, özelleştirmeyi, taşeronlaşmayı, kamu kurumlarının, belediyelerin batırılmasını ve Göç Yasası’nı” protesto etti.
Sendika başkanlarımız tarafından yapılan konuşmalarda, hükümetin “Göç Yasası’nın kaldırılması için kaynak yok” söylemini eleştirdi.
“Hakların sürekli budanmasına, eşel mobilin kaldırılmasına, hayat pahalılığının hiçleştirilmesine, asgari ücretin sefalet ücretine dönüştürülmesine, işsizliğe, güvencesiz çalıştırılmaya, özelleştirmeye, taşeronlaşmaya, kamu kurumlarının ve belediyelerin batırılmasına, kamusal hizmetlerin niteliksizleştirilmesine, paralı hale getirilmesine, göç yasasıyla yaratılan eşitsizlik ve adaletsizliğe, toplu sözleşme düzeninin bitirilmesine, özel sektörde sendikasız ve toplu sözleşmesiz köle gibi çalıştırılmaya son verilmesi” için yapılan eylemde hükümetin emekçi kesimin sorunlarına çözüm bulması, yapamıyorsa istifa etmesi istendi.
TÜRK-SEN Başkanı Arslan Bıçaklı eylemde yaptığı konuşmada, “dün Göç Yasası ve Özelleştirme Yasası’na karşı dışarıda eylem yapanların, kendileriyle birlikte Anayasa Mahkemesi’ne başvuranların bugün Meclis koltuklarında oturduğunu” belirterek, Meclisteki milletvekillerine seslendi ve “Artık yağma yok. Ya camiye, ya kiliseye tapacaksınız, ya emekten ya sermayeden yana olacaksınız” dedi.Bıçaklı, emekçiye “kaynak yok” denildiğini, fakat bir günde sermaye kesimine 300 Milyon TL’lik vergi affı, 4 siyasi partiye 8.5 Milyon TL katkı ayıran bir devletin bu bahaneye sarılamayacağını kaydetti ve “Para yoksa bulacan canım; bulamazsan gidecen canım” ifadelerini kullandı.
KTAMS Başkanı Ahmet Kaptan, “yüzünü halktan kaçırıp, (TC) Elçiliğe dönenlerden, emekçiye, narenciyeciye, memura, öğretmene, doktora ve halka “yok” diyerek sermayeye kapı açanlara hesap soracakları günün geldiğini” belirtti. “70 saat çalışan emekçiyi aramayan Çalışma Bakanını, gece 03.30’da hastanede sıra numarası almak için bekleyen yaşlı insanları sormayan Sağlık Bakanını, meydan ve havaalanlarını satışa koyan Ulaştırma Bakanını, koltuk başına 135 Euro ödeyen Turizm Bakanını, “Ekonomiyi dizginleyeceğim” diyen Ekonomi Bakanını, “Mali disiplin” diyen ve sonra “Bisikletten düşen” Maliye Bakanını ve bunların hepsini bir araya getirecek Başbakanı bulacaklarını ve Meclise gelmeyen milletvekillerinin nerede olduklarını soracaklarını” vurgulayan Kaptan, bugünkü eylemin sadece bir uyarı niteliğinde olduğunu ifade etti. Kaptan, “Mesajı almazsanız, paranız da var bileti kesin ve ülkeyi terk edin, çünkü sizi bu önümüze dizdiğiniz polis de kurtaramayacak” dedi.
KTOEÖS Sendika Başkanımız Tahir Gökçebel, polisin Meclis önünde oluşturduğu güvenlik şeridine dikkat çekerek, “Ortada bir suç var ki burada polis var, hakkınızı gasp edip, (Meclistekiler) emeğinizi çalmak için buradadırlar, bütçeyi geçireceklermiş, hırsızlık yapıyorlar” dedi.. Milletvekili kesimini çok iyi tanıdıklarını, koltuğa ve menfaate yapışıp bırakmadıklarını bildiklerini kaydeden Gökçebel, sözde “Kamu Reformu” adı altında yapılmak istenenin, AKP dayatması olduğunu, tüm kamusal hizmetlerin değersizleştirilip, kamuda çalışacak doktor ve öğretmen bırakılmaması hedefinde olunduğunu vurguladı. İşsizi Asgari Ücretliye, Asgari Ücretliyi memura, memuru doktora, doktoru öğretmene kırdırmaya çalışanların, aynı yerde çalışan öğretmeni 5 yasayla böldüğünü belirten Gökçebel, “Reform diye diye çantadan keklik çıktı” diyerek, “reform” denilenin hakların tek tek budanması olduğunu, kamuda iş ve maaş garantisi olan insanların örgütsüzleştirilmeye çalışıldığını vurguladı.
TIP-İŞ Başkanı Dr. Sıla Usar, ülkenin kalbinin Meclis önünde attığını, görmeyen gözlere, işitmeyen kulaklara ve anlamayanlara anlatmak için sonuna dek direneceklerini söyledi.
Meclisin kendi yaptığı yasaları muğlâkta bıraktığını uygulamadığını, meclisteki milletvekillerininse kendi sorumsuzluklarını hekimlerin ve çalışanların boynuna astığını savunan Usar, “Biz suçlu değiliz, emekçiyiz. Sizin göreviniz yasa yapmaktır, söz konusu Göç Yasası olunca ya da Mali Protokol olunca hemen geçiriyor, imzalıyorsunuz” görüşünü öne sürdü ve hak budanmasının kaldırılması konusunda hükümet edenleri ağır davranmakla eleştirdi.
Genel Sağlık Sigortası’nın bir reform olmadığını ve sağlıktaki tüm sorunları çözmeyeceğini söyleyen Usar, faturanın yine emekçiye ve çalışana kesileceğini, sistemin bir yıl süreyle başka bir ülke tarafından finanse edilecek olmasının da Devletin sağlıktan elini eteğini çekmesi ve sağlığın özelleşmesi anlamına geleceğini savundu.
KTÖS Genel Sekreteri Şener Elcil çalışanlara “iş yapmıyorlar, para istiyorlar” şeklinde yakıştırmalara atıfta bulunarak, “Biz para değil, bu ülkede onurumuzla yaşamak istiyoruz” dedi.
Ekonominin fuhuşa, kumara, kara para aklanmasına dayandırıldığını, Kıbrıs insanına “tembel”, “besleme” gibi yakıştırmalar yapıldığını, ülkedeki işbirlikçilerinse bu söylemlere kulak vererek ülkeyi yok oluşa sürüklediklerini belirten Elcil, “Bu memleket bizimdir biz yöneteceğiz” dedi.
Maliye Bakanı Birikim Özgür’e babası Özker Özgür”ün sözlerini hatırlatmak istediğini belirten Elcil, Özker Özgür’ün “davul bizim boynumuzda ama tokmağı başkasının elinde” sözüne atıfta bulunarak, TC-KKTC ilişkilerini “tahterevalli” örneğiyle ele alan Özgür’e yönelik “Sen bisiklet sürmeyi bile öğrenemedin Birikim’ciğim, oyun mu oynuyoruz?” dedi.
BES Genel Sekreteri Mustafa Yalınkaya konuşmasında, belediye çalışanlarından 10 gün mühlet isteyen ve ardından “ya maaş kesintisi, ya işten durdurma” önerisi sunanlarla, Lefkoşa Türk Belediyesi’ni batıranlardan henüz hesap soramayan zihniyetin aynı zihniyet olduğunu savundu.
Yalınkaya, dayatılan paketlerin hep çalışanın aleyhine olduğunu söyleyerek, LTB özelinde batırılan, hortumlanan belediyelere çözüm bulamayan zihniyetten, çözüm beklemenin abesle iştigal olacağını vurguladı.
GÜÇ-SEN Başkanı Erol Emin, hükümetin vatandaş ve emekçiler yerine Sanayi ve Ticaret Odalarını, kumarhane ve fuhuş turizmini desteklediğini söyledi.
Kaynakları söz konusu noktalara aktaranların, Meclisteki milletvekilleri olduğunu savunan Emin, ülkedeki orman arazilerinden ağaçların kesilip otel yapılması için verildiğini, yatırımcılara gümrük muafiyetleri getirildiğini belirterek “Yeme de yanında yat” şeklinde konuştu.
Kamu emekçilerine, gümrükçülere, Göç Yasası mağdurlarına, Erenköy Belediyesi’nde işsiz kalacaklara sahip çıkacaklarını vurgulayan Emin, kavganın süreceğini sözlerine ekledi.
Konuşmaların ardından meclis önündeki eylemimiz sona erdi.