Denetimlerin yapılması, iş güvenliği ve iş sağlığının sağlanması her yönüyle 35/2008 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası’na göre hükümet adına Çalışma ve Sosyal Güvelik Bakanlığı’na bağlıdır.
Kaçak, güvencesiz ve bir lokma ekmek için yaz, kış dinlemeden çalıştırılan emekçilerin tamamen taşeronların ve şirketlerin insiyatifine bırakıldığı açıktır.
UBP-DP-YDP hükümetinin hemen hemen her bakanlığında yolsuzluk, usulsüzlük ve yasa dışılık mevcuttur.
Halk için, emekçiler için hiçbir iyileştirme gailesi kalmamıştır. Alındığı söylenen hiçbir karar uygulanmadığı gibi, rüşvet ve iltimaslar, denetimsizliklerle, özellikle halk ve emekçiler kar hırsının kurbanı durumuna getirilmiştir.
Defalarca aynı ihmaller yüzünden katledilen emekçilere her gün yenisi eklenirken, Çalışma Bakanlığı rüşvet skandalları ile anılmasının dışında yaşananlara sadece seyirci kalmaktadır. Taşeron ve hatırlı şirketlerin, zengin sahiplerinin bir rüşvet sistemi ile korunduğu su götürmez bir gerçeklik haline gelmiştir. Sosyal sigortalı, göç yasalı ve sosyal güvenlik yasasına bağlı çalışanların birikimlerinin yapıldığı fonların korunması ve nemalandırılması için hiçbir çalışma yapmayan, defalarca gündeme getirildiği halde sağır rolü yapan UBP-DP-YDP hükümeti ve Çalışma Bakanı skandallar karşısında, ölümler karşısında da sorumluluğu üzerine almaktan itinayla kaçınmaktadır.
Kendi çocukları, akrabaları, yandaşları olunca birkaç kişi için özel yasa değişikliği öneren bu zihniyet halkın, emekçilerin canını dahi önemsememekte fakat koltuklarda oturmaya devam etmektedirler.
Okullarımızın deprem risk raporları henüz tamamlanmamıştır.
Hiçbir okulumuz halktan kesilen paralara rağmen Eylül’de hazır olmayacaktır.
Kontrolsüz nüfus artışı ile okullara yüzlerce konteyner monte eden zihniyet buralarda, bu iklim koşullarında ders yapılamaz olduğunu bilmiyor mu? Kullanacağı yeterli sahası, temiz su deposu, güvenli elektriği olan okul binası neredeyse yoktur. Çalışma koşulları ve yaşam alanı olarak neredeyse hiçbir okulun ergonomik, hijyenik tuvalet, beslenme, spor, etkinlik ve atölye alanı vs. mevcut değildir. Olanı da yeterli değildir.
Özel okullarda, kurumlarda aranan standartlar hiçbir devlet okulunda aranmamaktadır.
Okullara tek kuruşluk bütçe ayrılmadığı gibi kadroları da sürekli kısıtlanmaktadır.
Özellikle atölyesi olan, iş sağlığı ve güvenliği için en çok dikkat edilmesi gereken Meslek Liseleri iş sağlığı açısından denetlenmemektedir. Okulda esas atölye sorumluluğunu, iç denetimi sağlayacak olan 25/1985 Yasası’nda olmasına rağmen (yeni okullar açılsa da hiç güncellenmeyen) 210 Bölüm Şefi, 58 Atölye Şefi ve 47 Teknik Öğretim Görevlisi öğretmen atanması gündeme dahi getirilmemektedir.
Çalışma Bakanlığının okullardaki çocukların hangi riskler altında olduğunu tespit etmek, uyarmak ve çözümü zorlamak zorunda olduğunu İş Sağlığı ve İş Yasası emretmektedir.
Bu konuda da sessizce birçoğumuzun başına ne zaman ne gelecek diye beklemektedir. Müfettiş göndermek, eksik kadrolarla, sağlıksız atölyelerde, emniyetsiz aletler, elektrik kaçakları vs. denetlemek, raporlamak yapılmasını, iş sağlığını ve güvenliğini sağlamak kimin görevidir?
Ölümleri emekçilerin kaderine dönüştüren yetkililer sorumludur ve mutlaka hesap vermelidir.
Tahir GÖKÇEBEL
Genel Sekreter
Yönetim Kurulu (a.)