24 Kasım 2013 Ogretmenler Gunu Konusmasını KTOEÖS adına Aliye Bedir yaptı

0
394

Öğretmenler Günümüz Kutlu Olsun!

Bugün yapacağım konuşma tüm öğretmenlerin ve sendikamın adına olacaktır.

Bugünün önemi bir başka. Öncelikle sizlerin huzurunda Baş Öğretmen Mustafa Kemal Atatürk’ü saygı ve sevgiyle anıyorum. Böyle değerli bir günü bizlere armağan etti. Tüm öğretmenlerin öğretmenler gününü en içten dileklerimle kutlarım.

25 yılını dolduran değerli emekli öğretmenlerimizi burada görmek onur verici bir duygu. Mesleki hayatınızda öğrencilerinize en güzel değeri verdiğinizi hissediyorum. Hayatınızda yepyeni bir sayfa açılıyor, bu sayfada yerini alacak en güzel duygular, en anlamlı sözler sizlerle olsun.  Sizler özverili, çevreye güven ve inanç veren, içi insan sevgisiyle dolup taşan öğretmenlersiniz. Sizler bu güzel yılları tamamlarken biz genç öğretmenler de aynı yoldan devam edeceğiz.

Yapıcı ve yaratıcılığınızla 25. yılınız hayırlı ve uğurlu olsun.

Bizler de bu yola baş koymuş birer eğitimciyiz

Hepimizin bir ailesi var; dünyaya gelmemize vesile olan anne ve babalarıma sonsuz saygı ve sevgilerimiz iletiyoruz.

İlk terbiyeyi, kişiliğimizin ilk temelini, maddi ve manevi tüm değerleri saygıdeğer ailemizle yaşarız.

Kişiliğimizi zenginleştiren, bizi olgunlaştıran ve bilgimizi artıran ise öğretmenlerdir.

Kalbimizde aileden sonra öğretmenler yer alır.

Onlar birer model olur hayatımızda. Ben de çocuktum. Büyüdüm. İçime işlemiş model öğretmenim oldu. Ben de öğretmen oldum ve iyi ki de olmuşum.

Öğrencilerimin ruh dünyasının mimarı olmak için varım.

Topluma yararlı birer vatandaş yetiştiriyoruz.

Şu an bana bakan bu gözler, beni dinleyen bu kulaklar bir zaman sınıfta sırasında oturan ve öğretmenini izleyen, can kulağıyla dinleyen çocuklardı.

Sizler iyi bir yurttaş olup şu an  milletin bakanı ve milletin vekili oldunuz. Saygımız sonsuz.

İşte bir devletin ve medeniyetin yükselişinde öğretmenlerin rolünü görüyoruz ve yaşıyoruz.

Biz bir devletiz, öyle inanıyorum.

Benım cumhurbaşkanım, benım başbakanım, benım bakanlarım ve benım milletvekilim var.

Biz toplumuz. Öyle değil mi?

Peki !

Kalkınmış bir toplum nasıl olur?

Cevabı basit.

Öğretmenlere değer veren, onları maddi ve manevi alanda layık oldukları yerlere oturtan toplumlar kalkınmışlardır.

Tam zıttı bir durum olduğunda nasıl bir durum yaşanır, hiç düşündünüz mü?

Şöyle; 

Öğretmenlik mesleğini hor gören, maddi ve manevi olarak layık oldukları yerlere oturtamayan toplumlar ise mutsuz olmuşlardır.

Ben şu an şunu söyleyebilirim. BEN MUTSUZUM VE BENIM KADERİMİ YAŞAYAN DİĞER MESLEKTAŞLARIM  DA MUTSUZ.

ÇÜNKÜ;

Elimden haklarım alındı. Çaresizim.

2011-2012-2013 yılları içerisinde en kutsal görevi kazandım. Mesleğimi icra edeceğim için mutluydum. 

Ama nerden bilebilirdim haklarımın yok olacağı, öğretmenler arasında bariz farklar yaşanacağını.

Herkesin dilinde “Öğretmenlerin hakları budanıyor.” Yine ümitli konuşuyoruz. Neden mi?

Çünkü budamak karşı tarafa bir yeşil ışık saçmalı. Çünkü budamak şudur: bir ağaç budanır ve ertesi yıl yeniden filizlenir, yeşerir ve ürününü daha güzel verir. Ama yine dikkate alınmıyoruz. Arkadaşlar !Bizim hakkımız budanmıyor, yok ediliyor.

Suçumuz ne?

Ben de öğretmenim. Maaşım dibe çekildi.

Ben de öğretmenim. 2011 ve sonrası öğretmen olduğum için master, doktora ve ikinci üniversite bitirerek barem içi artış alma hakkım yok.

Ben de öğretmenim. Ama hazırlık ödeneğim elimden alındı.

Ben de öğretmenim. Emekli olacağım; ama emeklilik ikramiyem yok.

 Yani Geleceğim yok.

Bu nasıl bir eşitlik, bu nasıl bir adalet?

Vurgulamak istediğim şu noktaya dikkat edelim:

Kamusal, bilimsel, demokratik, çağdaş ve nitelikli bir eğitim herkese parasız olması için sendikalarımız mücadele etmektedir.

Bizim toplumumuz nitelikli kamusal eğitimi hak ediyor.

Eğitim bir insan hakkıdır. Bu yüzden nitelikli, çağdaş, kamusal, parasız, demokratik, laik ve bilimsel bir eğitim anlayışı ile ilköğretimden üniversite kademelerine kadar yeniden düzenlemeler yapılmalıdır.

Eğitimin amacını herkes çok iyi bilmektedir. Bu yüzden eğitim içeriği saptırılmamalıdır. Amacından çıkan her durum hedefsiz olur. Amaç ve hedef örtüşmezse başarısızlıklar peş peşe gelir.

Devlet okullarımızda gerileme yaşanıyor. Hepimizin çok iyi bildiği nokta siyasetin eğitime yansıtılmasıdır. Toplumda yaşanan sorunlar eğitimin içine akıyor. Devlet okulları böylece zarar görüyor. Çatıda çatlamalar olunca, içerisindeki temel taşlar yani öğretmen ve öğrenciler de etkileniyor.

Eğitimde tasarruf, öğretmende tasarruf yapılması açıklanamayacak yanlışlardan biridir.

Bir eğitim çatısı  eksik öğretmenle nasıl açılabilir?

Güvensizlik ve hayal kırıklığı ile mutsuz bireyler toplumu kaosa nasıl sürüklediğini hiç düşündünüz mü?

Biz bu kaosun bitmesini istiyoruz.

Değerli bakanlarım, değerli büyükelçim, değerlimillet vekillerim şu an Sendikam ve değerli öğretmenlerim adına bu cümleleri  size sarf ederken bizlere negatif tepki vermenizi asla istemeyiz.

Aksine gurur duymalısınız. Çünkü yanlış olan durumları en iyi dille aktarmaya çalışıyoruz, yardımlaşmayı talep ediyoruz.

Birlikten güç doğduğunu tüm milletler bilir. Bizler de bu bilinçteyiz. Tüm çabalarımız milletimiz için. 

Toplumumuzu daha iyi yerlere getirmek, okullarımızın geleceğini daha da aydınlatmak, öğrencilerimize iyi meslekler sağlamak, okullarımızda kamusal eğitimi sağlamak amacındayız.

Yıkıcı değil yapıcı eğitimcileriz.

Demokratik bir ülkede sesimizi duyurmaya çalışıyoruz. Toplumumuza hizmet vermek boynumuzun borcudur.  

Okulların açılması ile öğretmen, müdür, m.muavini, hademe, sekreter eksikliği yaşanması, öğretmenlerin ikiye bölünmesi ile haklarda eşit olmaması sebepleri ile ;

En son yapmış olduğumuz  “Vekillerimizi izliyoruz” sloganıyla meclise yürüdük. Sessizce eylemimizi yaptık. 

Bizi hissettiniz mi? Bizi gerçek gözlerle gördünüz mü?

Ya evinize gidince, hiç düşündünüz mü? Neden bu öğretmenler bugün meclisteydi? 

Rahat uyudunuz mu?

Biz rahat uyuyamıyoruz. Nefes alıyorum, şimdiyi düşünüyorum, geleceğimi düşünüyorum ve en önemlisi öğrencilerimi düşünüyorum.

ARTIK Öğretmenlerin kanayan yarasını acımak yerine empati kurarak birebir yaşamanızı  rica ediyorum

Benim devletim böyle olmamalı.

Benim devletim demokratik, çağdaş, laik ve vatandaşlarına, ülkesini yüceltecek olan öğretmenine eşit davranan bir devlet olmalı.

 

Yeniden hatırlatmayı bir borç bilirim:

-öğretmen önemlidir. Öğretmen statüsü  yükseltilmelidir.

– Öğretmen, çalışma koşulları, geçim, gelecek kaygısı taşımadan kendisini mesleğine adayacak şartlara ve geçim düzeyine kavuşturulmalıdır.

-Eşit ücret, eşit haklar tanınmalı; 2008’den sonra istihdam edilen öğretmenlere insanca geçimlerini sağlayacak maaş ve hakları geri verilmelidir.

-Mevsimlik işçi gibi öğretmen geçici çalıştırılmamalıdır.

-Öğretmensiz okulllar dururken öğretmen istihdamımdan tasarruf yapılmamalıdır.

-Herkese eşit, parasız bilimsel ve kaliteli kamusal eğitim hakkı verilmelidir.

-Öğretmen sendikaları yıpratılmamalı, örgütlenmesi engellenmemelidir.

-Eğitim politikasından sendikalarla ortak çalışılmalıdır.

 

Çözümler, problemleri aşmak için vardır.

Değerli Atamın özdeyişi ile konuşmamı sonlandırıyorum.

Milleti kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir. Öğretmenden eğitimciden yoksun bir millet, henüz millet namını almak istidadını keşfetmemiştir.

 

Beni sabırla dinlediğiniz için çok teşekkür ederim.

 

                     KTOEÖS a.

                                                                                     Aliye Bedir

                                                                                Türkçe Öğretmeni

 

[iframe width=”420″ height=”315″ src=”//www.youtube.com/embed/v2hYvHsnmJ0″ frameborder=”0″ allowfullscreen]