Nazizm’in ve faşizmin katlettiği milyonlarca kurbanın anısına 1 Eylül, Dünya Sendikalar Federasyonu (DSF) tarafından Sendikaların Küresel Barış İçin Eylem Günü olarak ilan edilmiştir. Faşizme karşı kazanılan büyük zaferden 71 yıl sonra bile barış, hala talep edilen bir değer olmaya devam ederken, dünya halkları ne yazık ki barışın hâkim olması için mücadele etmeyi sürdürmektedirler.
Emperyalizmin bölgemizdeki çıkarlarını ileriye götürmek için radikal dinci kesimleri kullanarak başlattığı kanlı kıyıma karşı Suriye’de, Irak’ta, Afganistan’da, Türkiye’de ve dünyamızın diğer bölgelerinde direnen halklarla dayanışmamızı ifade eder, buna bağlı savaşlardan dolayı yaşanan sivil göçler konusunda ortaya çıkan insani sorunların insanlığın dayanışması ile çözülebileceğine olan inancımızı ifade ediyoruz.
Emperyalist müdahalelerin ve savaşların acılarını yaşayan halklarla dayanışmamızı ifade ediyoruz ve emperyalist Yeni Dünya Düzeni’ne karşı, uluslararası hukukun ilkelerine saygı temelinde dünya barışı için mücadele eden dünyanın her yerindeki barış yanlısı ilerici güçlerle sesimizi birleştiriyoruz.
15 Temmuz tarihi Kıbrıslılara 1974 faşist Cunta darbesini hatırlatmaktadır. Aradan 42 yıl geçtikten sonra ayni tarihte, Türkiye’de gerçekleştirilmek istenen darbe girişimini, bu bildiriye imza koyan kuruluşlar olarak şiddetle kınamaktayız. Her türlü ve nereden gelirse gelsin tüm darbelere, darbe girişimlerine ve anti demokratik uygulamaların karşısındayız. Çözümün demokraside, hukukta, barışta, kardeşlikte, inanç ve düşünce özgürlüğünde olduğunu ısrarla savunmaktayız.
Bütün dünyada çalışanlar kapitalist sistemin derin krizinin ağır sonuçları ile karşı karşıya bulunmaktadır.
Sermaye ve ona hizmet eden uluslararası kuruluşlar, emekçilerin yıllar boyu çetin mücadelelerle elde ettikleri hakları ve kazanımları ortadan kaldırmayı hedefleyerek işçi sınıfına karşı saldırılarını yoğunlaştırmaktadırlar.
Bu politikalar sonucunda, dünya nüfusunun büyük bir bölümü açısından ekonomik eşitsizlik, sömürü ve yoksulluk daha önce görülmemiş bir biçimde artmaktadır. Avrupa’da halklara dayatılan ağır kemer sıkma politikaları ve memorandumlar çalışanları başka devirlere götürmeyi hedefleyen reçetelerdir.
Dramatik bir biçimde işsizliğin ve insanların toplu göçünün artması, faşizmin, yabancı düşmanlığının ve yeni ırkçılık dalgalarının yaygınlaşması, yaşanan iklimsel değişiklikler ve çevredeki büyük yıkım ile ortaya çıkan büyük sorunlar dünyada dengeleri olumsuz yönde etkilemekte ve dünya barışını tehlikeye sokmaktadır.
Ülkemizde de kaçınılmaz bir biçimde, hem Kıbrıslırum, hem de Kıbrıslıtürk çalışanlar katı neoliberal politikaların sonuçlarını yaşamaktadırlar.
Küresel ekonomik kriz ve sonuçları, Kıbrıslıtürk ve Kıbrıslırum çalışanların sınıfsal çıkarlarının ortak olduğunu ve aralarındaki dayanışmayla ortak mücadelelerini yoğunlaştırmaları gerektiğini daha da yoğun bir biçimde göstermektedir.
Kıbrıs sorununun çözümü, ülkemizin ve halkımızın yeniden birleşmesi Kıbrıs’ın sınıf sendikaları ve genel olarak da ilerici insanları açısından doruktaki öncelik ve acil gereksinim olmaya devam etmektedir.
Barış ve yeniden birleşme için realist olarak uygulanabilecek tek yol BM’nin ilgili metinlerinde belirtildiği şekilde iki toplumun siyasi eşitliğinin, tek egemenliğin, tek vatandaşlığın ve tek uluslararası kimliğin olacağı, iki bölgeli iki toplumlu federasyon çözümüdür.
Bizi üzerinde anlaşmaya varılacak barışçıl çözüme götürebilecek tek yol görüşmeler yoludur ve bunun için, müzakereler sürecini ilkesel olarak destekliyoruz. Bölgede çıkarları olan her hangi bir yabancının değil, bütün Kıbrıslıların çıkarlarına hizmet edecek, ilkeli bir çözüm için mücadele ediyoruz. Kıbrıs’ı özgür, askersizleştirilmiş ve tüm bölgemiz için barış ve güvenlik köprüsü kılacak bir çözüm için mücadele ediyoruz. NATO’ya girme ya da askeri ittifaklara dâhil olma yönündeki her fikri reddediyoruz.
Karşılıklı olarak kabul edilecek, halkımızı ve ülkemizi yeniden birleştirecek adil bir çözüme olabildiğince kısa sürede ulaşmak için, iki lideri üzerinde anlaşmaya varılmış olanlar temelinde daha büyük bağlılık ve kararlılıkla ve daha fazla iyi niyetle çalışmaya çağırıyoruz.
İki toplumun ilerici güçlerinin ortak eylemi ve dayanışması kin ve düşmanlığa karşı güçlü bir direniş yaratarak, şovenizmin, ırkçılığın, milliyetçiliğin ve neofaşizmin geliştirilmesinin önüne set çekmektedir.
İki toplum arasında yeniden yakınlaşma ve iletişim sürecinde engellere ya da güçlüklere yol açabilecek her tür önlemi veya hareketi kararlılıkla kınıyoruz. Ortak faaliyetlere ve etkinliklere kuzeydeki rejimin sınırlamalar ya da yasaklamalar koyma çabasını özellikle kınıyoruz.
Kıbrıs sorununun çözümü ve Kıbrıs’ın yeniden birleşmesi için çalışanların ortak mücadelesi dünya halklarının küresel barış, demokrasi, insan hakları ve sosyal adalet için verdikleri mücadelelerin bir parçasıdır.
Örgütlerimiz, Barış İçin Eylem ve Mücadele Günü onuruna 1 Eylül akşamı saat:19.00’da ara bölgedeki Ledra Palas karşısında, Dayanışma Evi’nin önünde etkinlik gerçekleştirmeyi kararlaştırdılar.
Bu metinle hemfikir olan tüm sendikal, siyasal ve sosyal örgütleri çözüm ve ülkemizin yeniden birleşmesinin en önemli öncelik olduğu mesajını güçlü bir şekilde duyurabilmemiz için seslerini bizimle birleştirmeye çağırıyoruz.
Barış ve yeniden birleşme hedefiyle ortak mücadeleyi sürdürmek ve güçlendirmek için tüm Kıbrıs halkını 1 Eylül’ün onuruna yapılacak etkinliklerde bizimle birleşmeye çağırıyoruz.
PΕΟ – DEV-İŞ – KTAMS – KTÖS – KTOEÖS – BES – KOOP-SEN – BKP – Kıbrıs Pir Sultan Abdal Derneği – Güç-Sen – KTTB – Çağ-Sen